Sığıntı Yürek 25. Bölümden alıntı:
Sohbet ve bebek sevinci tüm dostlara duyurulmuşken, çardakta oturmuş kızının topla oynayışını izliyordu, Heja. Pür dikkat kesilmiş normal bir anne endişesiyle, Ariya yere düşerse diye tetikte bekliyordu. Elaları bir sağa bir sola ilerleyip dururken, baş ucunda duran endişeli yüze dönmek zorunda kaldı.
Sade.
"Bir şey mi oldu?" Ayağa kalktı istemsizce.
"Ardil abim," diyen kız nefes nefeseydi. "Sabah Diyarbakır'daki arazinin inşaatında bir kaç sorun oluşmuş. O da oraya gitmiş. Şantiye de kaza olduğunu söylediler ve abimin telefonuna ulaşamıyoruz. Sen hiç onunla konuştun mu?" Ardı ardına sıraladığı kahırlı cümleler kadının dengesinin bozulmasına yol açtı.
Heja'nın yüzü bir anda bembeyaz kesildi, kalbi sanki göğsünden dışarı fırlayacakmış gibi hızla atmaya başladı. Sade'nin söyledikleri zihninde yankılandıkça, ne yapacağını bilemez halde bir an için donakaldı. Ayaklarının altındaki toprak kaymış gibi hissediyordu; her şey bulanık, boğucu ve gerçeküstü bir hal almıştı. Ellerini farkında olmadan sıkıca yumdu, dudakları titriyordu.
"Hayır, konuşmadım," diye fısıldadı, sesi zor duyuluyordu. "Sabah, çıkarken biraz konuştuk… O kadar." Gözleri istemsizce uzaklara, boşluğa kaydı; ne yapacağını düşünmeye çalışıyordu, ama düşünceleri bir türlü netleşmiyordu. "Kaza mı dedin?" diye tekrarladı, kendi sözleri bile ona yabancı geliyordu. Sade'nin gözlerindeki endişeyi görebiliyordu; bu, gerçeğin keskin bir tokadı gibi yüzüne çarptı. Ariya'nın neşeli kahkahaları ve çimenlerin üzerindeki zarif adımları bile ona iyi gelmemeye başlamış huzur aniden, acımasızca parçalanmıştı.