Ben tatlı masallarda büyüyen bir çocuktum, öylesine güzeldi ki her şey..
Günler geçti ayları devirdim tek başıma..
Birden bire bir kurşun sesi...
Sessizliği yırtan o metal çığlık, bütün hayallerimi paramparça etti. Masallarımın renkleri, bir anda karardı. Ne prenses kaldı, ne kahraman... O an anladım; hayatın yazarı acımasızdır, bazı hikâyeleri kanla bitirir. Toprak, soğuğunu avuçlarıma bıraktı. Gökyüzü simsiyah bir kefen gibi üzerime kapandı. Uzaklarda bir çocuk ağladı; belki bendim o çocuk, belki de çoktan susmuştu sesim. Her şey sustu. Rüzgâr bile durdu, zaman bile bekledi o an. Mezarlar yalnız artık... Taşların arasında unutulmuş isimler, yarım kalmış dualar... Her bir mezar, bir hikâyenin son satırı. Benimki de orada bir yerde yazılı olacak. Ne uğruna öldüğümü kimse bilmeyecek, belki kimse merak bile etmeyecek. Bir ömür, bir masaldan başlamıştı; sonu karanlık bir gecede, kurşunun soğuk sesinde bitti. Ben, kendi hikâyemin kahramanı olamadım. Hayat, bana mutlu son yazmadı. Ve şimdi biliyorum; masallar yalan, gerçekler mezar taşlarında sessizce duruyor. Gökyüzünde yıldızlar yanıyor hâlâ, ama benim için hiçbiri ışık saçmıyor artık..