kuruvedacicegi

dustugum yerde kaldigimi hissediyorum. yillarin, aylarin, gunlerin arasinda saatlik hesap yapiyor; ertesi sabahi gec gormek icin geceleri biraz daha uyanik kaliyordum. derler ki hayati yavas yasadigin gunler duygularin bogazlar seni, hizli gecen gunlerin arasinda ise dusunceler icinde kaybolursun. iste ben duygularin idam ipini bogazina gecirip kendini astigi o yerdeyim; dusunceler sessiz, kafamin ici hic olmamasi gerektigi kadar durgun. 

kuruvedacicegi

dustugum yerde kaldigimi hissediyorum. yillarin, aylarin, gunlerin arasinda saatlik hesap yapiyor; ertesi sabahi gec gormek icin geceleri biraz daha uyanik kaliyordum. derler ki hayati yavas yasadigin gunler duygularin bogazlar seni, hizli gecen gunlerin arasinda ise dusunceler icinde kaybolursun. iste ben duygularin idam ipini bogazina gecirip kendini astigi o yerdeyim; dusunceler sessiz, kafamin ici hic olmamasi gerektigi kadar durgun. 

kuruvedacicegi

“kaybedisler buyuyunce basliyordu sanirim, bir yetiskin olmak ve dunyaya ayak uydurmak icin artik ciddi derslere girmeye basladiginda, sabahlara kadar odevlerinle ugrastiginda, dusup dizini yaraladiginda aglamadan ayaga kalktiginda artik; iste o zaman basliyordu kaybedisler.” 

kuruvedacicegi

o gece gözlerimi kapatıp içimdeki acıyı sessizce haykırdım. kimse duymuyordu. kimse bilmiyordu, ben biliyordum. ben bağırıyordum. bağırdıklarım kendime sapladığım acı sözlerdi aslında. elimi kalbime koydum ilk defa. oranın fiziksel olarak ağırdığını hissettim. solumdan bir yaş süzüldü. elmacık kemiklerimden kalbime kadar indi. ilk kez o an solum ıslandı. kalbimin üstü daha önce böylesine ıslanmamıştı. kendime söylediklerimden sağ çıkamıyordum.
          çıkacağım. 
          12