lanaisad

Birini vazgeçmeye mecbur bırakmak da bir kötülüktür. 

lanaisad

Beynimin bir bölümü kapanmış gibi, sanki şu andaki hiçbir şeyi bir "anı" hâline getiremiyor zihnim. Bu da geçirdiğim her saati anlamsız ve gerçekliği olmayan bir zaman dilimi ve mekân olarak algılamama sebep oluyor. Âciz olduğumu fark etmek bile o kadar âcizce geliyor ki içim öfke, nefret doluyor.

lanaisad

Bu dediğini yapmaktan başka bir şey olmadığını öğretince hayat, o gönülsüz kabulleniş ile devam ediyorsun bir şeylere.
Reply

lanaisad

@ lanaisad  konudan çok bağımsız şeyler diyeceğim çünkü bu metni direkt anasayfamda değil de kıyıda köşede bir yerde görmek istiyorum. İnsanlar, hayat pek bir motivasyon bırakmayınca, ruhunu da karartınca "akışa bıraktım yahu" gibi cümleler sarf edip bunun en olgunca karar olduğunu dile getirmek kadar boktan bir şey yok. Detaylara inmeden genel hakkında yorumlar yapmaktan nefret ediyorum ama bu durumdan da nefret ediyorum :D şu sıralar fena sızlanıyorum fakat beni akışa bırakmaya mecbur eden herkesin buradan ta
Reply

lanaisad

Konuşabildiğim ızdıraplarımı özlüyorum

dosimifare

@ lanaisad  fikrini merak ediyorum. :)
Reply

lanaisad

@dosimifare dinleyeceğim :')
Reply

dosimifare

@ lanaisad  bu yazdıkların aklıma Nirvana'nın şarkısındaki bir sözü aklıma getirdi: I miss the comfort in being sad. Neden bilmiyorum ama insan üzüntülerini bile özlüyor. Hayat onu bu hâle getiriyor işte.
Reply

lanaisad

Yaptığımız hatalardan mütemadiyen başka şeyleri sorumlu tutmaya eğilimliyiz. Suç bende değil felekte, vakitte, onda, bunda... Öyle ki psikolojimizi, duygu durumumuzu, beynimizi dahi dışarıdan bir şahısmış gibi addederek hükmü ona giydirme kabiliyetine de maliğiz. Tuhaftır ki "ben" dediğimiz şeyi daimi bir koruyuş içindeyiz. 
          
          Esasında bizzat yaptığımız hataların evvelinde 1 saniyelik de olsa akledebilme vakti tanıyor beyin. O kısa anı fark etmemek zannımca düşük bir ihtimal. İçeride bir yerlerin o zaptedişini muhakkak hisseder insan. Lakin belki öfkesine, kederine belki güdülerine karşı koy(a)mayarak ussal yanının son ikazını duymazdan gelir. İnsan aslında hataya düşmez, hata yapmayı tercih eder dersem pervasızlık yapmış olmam umarım.

dosimifare

@ lanaisad  Bu 'suçu üzerinden sektirme' olayını oldukça açık bir şekilde dinlerde görebiliriz. Nefse yenik düşülen bir eylem gerçekleştirildiği zaman mutlaka suçu yüklenecek bir varlık vardır dinlerde. Hayatında yaşadıkları kişiden çoğu zaman bağımsızdır, yazgıdır. Bu aslında bir konfor alanıdır, sorumluluktan kaçma işidir. Çünkü kişi en güzel anlarını sorumluluk yüklenmediğinde yaşar. Aksi takdirde bilerek, isteyerek, en ilkel duygularla harekete dökülen eylemlerin tek ve biricik sebebinin şahsın kendi benliği olduğunu düşünmek büyük bir bunalımı beraberinde getirir. İnanç duymak, güven hissetmek ve konfor içinde yaşamaya çalışmakla geçen tüm zamanımız aslında bahsettiğin o 1 saniyelik farkındalık anını gölgelemek için yaşanır. İnsan bir saniyeden kaçmak için bir ömür harcayabilecek kadar korkaktır aslında. Korku da zaten onun hayatını sürdürebilmesinin en önemli temellerindendir.
Reply