Gelirken sen getirmediğin, giderken de gitmelerine mani
olamadığın hiçbir şeye benim diyemezsin.
Benim diyemediğin şeyden hak talep edemezsin.
Hak talep edemediğin şeyden şikâyet edemezsin.
Ama aldandın bir kere.
Damarlarına kadar işlemiş haram sevdaya mukabil, sana
şah damarından daha yakın olduğunu söyleyen bir Rabbin
vardı.
Duymadın!
Kimse bilmez diye derinlere gömdüğün dertlerine mukabil, yarattığı kalbin atomlarına kadar işiten Rabbin vardı.
Anlamadın!
Onların batıp giden sevgilileri çiçek alırken, bizim
Sevdiğimiz (c.c.) tüm çiçekleri yarattı.
Görmedin!
Şimdi hüzünlü yüreğine şöyle söyle dostum:
Geçmez sandığın ne varsa geçiyor.
İçin geçiyor önce.
Sonra anıların gözlerinin önünden geçiyor.
Geçmez sandığın kabuk tutan yaraların da geçiyor.
Ben de gidiyorum artık, gözümün önünden kabrim
geçiyor.
Kestiğim elimi ispat olsun diye gözlerimin önünde tamir
eden Allah’ım!
Kırık gönlümü başka cerrahlara götürdüğüm her gün için
affet!
Tırtıl öldüm demiş, Allah kelebek yaratmış...