le-soleil

o kadar kötü
          	hissediyorum 
          	ki içim çürüyor. 

le-soleil

burada solarken, 
          bir çiçeği
          yeşerteceğimi 
          bilmezdim. 

le-soleil

ben böyle, böyle zıt;
Responder

le-soleil

yakın zamanda beyaz 
            orkidem çiçeklenecek. 
Responder

le-soleil

beyaz en çok bana 
            yakışır, demiştim. 
Responder

le-soleil

namelerdenbirsanrı, 

le-soleil

sen hiç karıncalarla arkadaş oldun mu? veyahut anlattın mı onlara belleğine saplanmış hatıraları? ellerim karıncalanıyor derken ne kastettiğimi hiçbir zaman anlamadın. hâlbuki dostlar edinmiştim çehremi örtbas eden. sonra bakışlarına rastladım, o bana acıyarak bakan gözlerinle kesiştim. nefret ettim. her bir zerresinden nefret ettim. kusmak istedim beslediğim tüm sevgiyi. bana acıdığın gün, acımdan kahroldum. gözlerinde ne hüzün vardı ne de ufacık bir kahroluş. senin gözlerinde küçüldüm ben. un ufak oldu bedenim. ben sende küçüldüm, sev-dâm. ben çok küçüktüm. ama senden sonra büyüdüm. senin yüzünden, sadece senin. 

le-soleil

kapım tıklandı evvel, bileğimde sanrısal hecelerle hareket ediyor parmaklarım. gözlerim alelade süzülüyor buğulu, oyma cam parçasının büyük bahçesinde. bahçe, bahçe olalı çiçeklerden arınmamıştı böylesine. bilirsin hani, yaprak avcısı tırtıllar ve yıkımın habercisi uğur böcekleri. bugün görmedim hiçbirini. işit beni, güncemde kanlı ayak izleri. evdeyim, penceremden vedâm. sen bil, ancak ve ancak sen.