ledaslene
Yalnızsın ve yalpalıyorsun
ledaslene
ledaslene
Annem çok küçükken öldü
Beni öp, sonra doğur beni.
ledaslene
Kurulan ve giyinmeden sokul yanıma. Tam
omzumdan öp. Senin için atan kalbimin
üzerinden öp. Bir sigara yak. Yatağın
yanındaki bira şişelerini topla, açık bırakılmış
radyoyu kapat, sönmeye yüz tutmuş mumları
harikulade dudaklarından çikacak nazik
nefesinle üfleyerek söndür. Üç saat uyu
yanımda. Sonra yağmurlu bir sabaha uyan ve
kendini altıncı kattan aşağı sessiz bir çığlıkla
yere birak çünkü ben senin kadar güzel olsam,
bu kekre dünyaya fazla kalırdım. Dünya seni
haketmiyor pencere önü çiçeğim. Sigaran
kaldı mi?"
ledaslene
Hayatın acımasızlığını sorgulamak, gökyüzünün
maviliğini sorgulamak kadar açık ve saçma. Bazı şeyleri
kabullenmek gerekiyor."
ledaslene
Kabullenmek istemiyorlar. Çünkü gördükleri anda ne
yapmaları gerektiğini de görecekler. Sadece korkaklar."
ledaslene
Hayat yaz gibi. Donuk, kıpırtısız ve sevimsiz bir boşlukta eriyor yapış yapış
ledaslene
İlhamsız da yaşanabiliyormuş
ledaslene
İlham perileri varken ölünemiyordu. Böylesi: perisiz, yıldızsız, dipsiz ve kuyusuz kalmak nasıl hayatı tutuyor bir görsen şaşar kalırsın
ledaslene
Arka bahçedeki ceviz ağacı da özlüyormuş kalemlerimi taşıyan cincücelerimi
ledaslene
Senin göğsüne yaslanıp yakınamadıklarım
ledaslene
Anlamıyor değilsin. Sen zihnine anlamsızlığı ve
boşluğu öyle işledin ki aksini kabul etmekten özenle kaçırıyorsun kendini.
ledaslene
Gerçek yıldızların köşeleri yok diye mi kayıp gidiyor zaman gökyüzünden
ledaslene
Kafam çok karışık, bir türlü bulamıyorum.Neyi bulmam gerektiğini de bilmiyorum
ledaslene
Şiirden de sıkıldım. Ben şiirden sıkılacak insan değildim oysa. Günlük yahut kısa öyküler okumaya başladım, zihnimi anlam arayışlarıyla yormayacak başka hayatlarda geziniyor dudaklarım. Diyorum ya, çok karıştım