Oradasin, biliyorum. Bu satirlari okuyorsun. Simdi bu satira
gectin, kaglarin çatildi. Kafan karisti. Kimle konustugumu,
bu satirlari kime yazdigimi anlamaya çalisiyorsun. Ben bu satirlar sana yaziyorum. Ona, buna, suna degil. Sana
yaziyorum. Dünyanin her neresindesin bilmiyorum, hangi
sehrin hangi sokagindan okuyorsun bu yazdiklarimi bilmiyorum. Bir otobuste misin, trende misin, saat orada
kaç? Bilmiyorum... Ekrana dokülen salarin ne renk inan
bana tahmin edemiyorum. Ve inan bana, bunlarin
higbirinin onemi yok. Saçlarinin renginin, saglarinin olup
olmamasinin, nerede oldugunun, saatinin kaç oldugunun...
Tek önemli olan sensin. Bu satirlar okuyor olman. Tek
önemli olan simdi bu cümleye geçmis olman. Neler
yasadin, neleri atlattin, neler yasayacaksin, neleri atlatmak
zorunda kalacaksin bilmiyorum. Tek bir bildigim var, bu
dünyada gikmaz sokak yok. Sonuna geldigini düsündügün
her yolda, o yolun sonunda bir duvar da görsen adim
attiginda yikilacak o duvar. Belki mahvolmus bir haldesin,
belki pes ettin, belki çaresizsin, belki artik higbir seyin iyi
olacagina inanmiyorsun. Ama sen bu satira gectiysen, hala
umut var demektir. Çünkü bu satirlari okumaya devam
ediyorsan bu satirlardan bir kurtulus yolu, bir cevap ariyorsun demektir. Derin bir nefes al. Bir nefes daha. Ve bil
ki, "'vardir elbet bir çikilacak yok." Yeter ki o yola admini
at. O telefonu eline al, kendini tuttugun o mesaji at.
Aynanin karsisina geç, kendine bir bak. O kadar degerlisin
ki kendinin kendine yazik etmesine izin verme, saçlarini
tara. Bir özür dile kendinden. Kendine yaptigin haksizliklar
için, kendini soktugun o gikmaz sokak için, kendini
suçladigin her an için özür dile kendinden. Bu dünyadaki
en önemli insan sensin. Bu dünyadaki en degerli insan
sensin. Baskalarina verdigin degerin yarisini bile kendine
vermediysen eger, simdi bir kez daha özür dile kendinden.
Ve bir kez daha. Unutma, herkes gittiginde bile ruhun parlar.