bundan otuz yıl önce
hayatıma giren bu insan hakkında bilmem ne söyleyebilirim size. eğer onu biraz olsun tanıdıysam, veya tanıdığımı söylesem bile, bu son derece yüzeysel bir biçimde gerçekleşmişti. ya da dürüst olmam gerekirse, onu eni konu tanımak gibi bir derdim olmadı hiç. evet, tanımaya tanıyordum, itiraf ediyorum bunu şimdi, ama gönülsüzce ve aklımı vermeden. ilişkimizde (ona bir isim vermek gerekirse) aynı ülkeden sürgün edilip yabancı bir ülkede yaşayanlarda bulunan bir nevi resmi nezaket, paylaşılan geleneksel o geçmiş özlemi vardı. bilmem anlıyor musun beni. bizi kader bir araya getirdi, böyle denebilir, ama elimi vicdanıma koyup da yemin edecek olursam, arkadaşlık etmiş olsak bile, pasaportlarımızın üzerindeki yaldızlı harflerle yazılı Arjantin Cumhuriyeti ibaresi dışında ortak yönümüz bulunmadığını itiraf etmeliyim size.