lesaviz

beni olduğum benlikten uzak tutmaya çalışan herkesten nefret edeceğim 

lesaviz

öyle davransam bile içimde her daim bir tutam öfke kırıntısı vardı ve onlar beni kırdıkça açığa çıktı. dağıldıkça kırıntılar büyüdü ve yığın haline geldi. kendi dağıttıkları şey şimdi neden bu kadar zorlarına gidiyor anlamıyorum
Reply

lesaviz

sürekli sakin ve şirin kız havalarına bürünmemi bekleyenleride sikeyim
Reply

lesaviz

beni olduğum benlikten uzak tutmaya çalışan herkesten nefret edeceğim 

lesaviz

öyle davransam bile içimde her daim bir tutam öfke kırıntısı vardı ve onlar beni kırdıkça açığa çıktı. dağıldıkça kırıntılar büyüdü ve yığın haline geldi. kendi dağıttıkları şey şimdi neden bu kadar zorlarına gidiyor anlamıyorum
Reply

lesaviz

sürekli sakin ve şirin kız havalarına bürünmemi bekleyenleride sikeyim
Reply

lesaviz

herkes değiştiğimi söylüyor, eski benliğimi geri istiyorlar. sanki o neşeli kız gitmiş, yerine daha argo, daha çok küfür eden ki normalde etse bile fazlasını çok itici bulan biri, her zamankinden kaba ve düşüncesiz, bencil biri gelmiş gibi

lesaviz

kimseyle uğraşmak istemiyorum sadece olduğum gibi kabullenemiyor musunuz 
Reply

lesaviz

siktirin gidin
Reply

lesaviz

zamanın kenarında unutulmuş bir sandalye.
          üzerine oturmak istiyorum ama oturursam düşeceğim.
          yer yok, yer var, yer kayıyor.
          
          bir düşüncenin ucunu yakaladım sanıyorum,
          ama o da başka bir düşüncenin gölgesiymiş,
          gölgeyi tutuyorum, elim kararıyor.
          
          hiç bitmeyen bir uğultu var kafamda,
          ama sessizlikten daha sessiz.
          ne kadar dinlesem o kadar kayboluyorum,
          kayboldukça daha çok buluyorum,
          ama neyi bulduğumu bilmiyorum.
          
          gözlerimi kapatsam içerisi daha karışık,
          açsam dışarısı bulanık.
          birbirine değmeyen iki dünya arasında
          sarkaç gibi sallanıyorum,
          ama sarkaç hep aynı yerde.
          
          ve bütün bunların ortasında
          tek kesinlik:
          benim bile anlamadığım ben.
          

lesaviz

aklımın içinde binlerce kapı,
          hangisini açsam ardında başka bir karanlık.
          bazen ışığa benzer şeyler görüyorum,
          ama yaklaşınca ellerimin arasından kayıyor,
          sanki hiç var olmamış gibi.
          
          düşüncelerim birbirine çarpıyor,
          cam kırıkları gibi dağılıyor odanın içine.
          toplamaya çalıştıkça daha çok kesiyorum ellerimi,
          kanıyor, ama canım bile yanmıyor.
          
          yorgunluğum bir ağırlık değil,
          daha çok görünmez bir sis,
          gözlerimi kapatsam da içime doluyor,
          nefes alıyorum, daha da yoruluyorum.
          
          belki de hiçbir şey anlamam gerekmez,
          belki de bütün bu karmaşa,
          sadece kafamın içinde dönüp duran
          anlamsız bir şarkıdır.
          
          ve ben,
          kendimi dinlerken boğuluyorum.

lesaviz

yüzeyin altında,
          bir şeyler eriyor,
          ama bu erime değil,
          bir unutuluşun kıvrımı.
          
          grünmeyen bir ağırlık,
          tenin altında,
          dokunulmaz,
          ama varlığını hissettiren.
          
          ve her şey,
          bir anlık sarsıntının ardından,
          kendi kendini yitiren,
          sessizliğin içinde kaybolan.

lesaviz

bir zamanlar kutsal sandığın mabedinde, şimdi sadece harabeler kaldı

lesaviz

senin gözlerin belki de bu harabelerin arasındaki güzelliği göremiyor, çünkü sevgi bazen kör eder insanı...oysa en derin yaralar bile zamanla iyileşir, ve yıkıntılar arasında filizlenen yeni hayatlar, en sert taşları bile yumuşatır. hatırslar, benliğinde titreyen bir yaprak gibi; ne tamamen susturulabilir ne de tamamen unutulabilir. ve şimdi, o kayboldu sandığın şey aslında varlığını başka bir biçimde sürdürür. kaybolan değil, dönüşen bir sevgi bu. harabelerin arasında, gözlerin göremediği yerde, sessiz ama güçlü bir şekilde büyür; yeniden filizlenir, yeniden yaşar. çünkü gerçek sevgi, harabeler arasında bile hayat bulur, asla yok olmaz.
Reply