Bir sene...
Bir sene oldu be mavim. Koskoca bir sene oldu sen gideli. Cidden neden gitdin? Gitmesen ikinci senemizi kutluyorduk şimdi yazda sen yanıma gelince çekildiğin fotoğraflarla. Kim ne derse desin başardık diyecektik hani? Kim ne derse desin yanımda olacaktın. Neredesin şimdi? Kim ne derse desin, o gün koşup sarılacaktık sımsıkı birbirimize.
O fotğraflarsa hiç çekilmedi, o kavuşma hiç yaşanmadı. Çünkü sen gitmeyi seçtin mavim. Hep düşündüm biliyor musun? Acaba o gün onlar yaşanmasa ve sen gitmesen neler olurdu diye. Ama o gün onlar yaşandı...
O gün belki sen bir arkadaşını kaybettin ama ben her şeyimi kaybettim. Ama biliyor musun? İnsanın herşey anlayışı 1 sene içinde bile o kadar değişe biliyor ki. Ben mesela, teşekkür ederim sana. O gün gitmesen başka bir gün gidecektin ve ben daha çok acı çekecektim. O gün gitmesen ben birine bağlanmamayı öğrenemezdim. Gerçi senden önce ben kimseye güvenmemeyi zaten öğrenmiştim ama bir kazık da mavimden gelince daha da güçlendim.
Olsun be. Canın sağ olsun yeter ki. Deprem oluyor oralarda sürekli mavim. Kalbinde hasta senin. Nasıl dayaıyorsun? Ne yapıyorsun? Hatta yaşıyor musun? Onu bile bilmiyorum. Umarım iyisindir. Beni merak etme. Etmezsin de gerçi ama iyiyim ben. Mükemmelim hatta. Bu hayatta çok güçlüyüm, çok güveniyorum kendime, bir şey olmaz bana. Ama sen mavim, sen benim gibi birini kaybetmişken iyi olduğunu pek de sanmıuorum açıkcası.
Özledim. Bana KUZUMM demeni özledim, ama olsun. Alıştım. Acıyı hallettim, gömdüm ve devam ediyorum hayatıma. Bir daha aynı hataları yapmadan, bir daha seni sevdiğim gibi kimseyi sevmeden ve bir daha hiç kimse beni senin gibi sevmeden...
Gidişinin birinci senesi kutlu olsun. Hoşça kal. Mavim...