lizanten

Kıtasız şehrin limansız körfezinden yazıyorum sana. Reva gördüğün acıları yaşatıyorum sana. İnsanlığını koyduğun bu kumarda herşeyini alıcağım ve sabrının son damlalarını yutacağım. Yankını boşluk gibi sömüreceğim. Dalgarını uçurum gibi durduracağım. Yaşamaya devam edeceğim.

lizanten

Kıtasız şehrin limansız körfezinden yazıyorum sana. Reva gördüğün acıları yaşatıyorum sana. İnsanlığını koyduğun bu kumarda herşeyini alıcağım ve sabrının son damlalarını yutacağım. Yankını boşluk gibi sömüreceğim. Dalgarını uçurum gibi durduracağım. Yaşamaya devam edeceğim.

lizanten

'"Çok hafife alıyorsun, biliyor musun? Orası bir festival olabilir.  Ama orada dostundan çok düşmanın vardır. Her yapılan festivallerde illa ki bir kargaşa olur. Düşün bakalım. Hadi, bir kargaşanın ortasında kaldın. Ne yapıcaksın? O süper sorgulama tekniklerinle bayıltmayı mı? Sana anlattım. Yeri gelicek kurt olacaksın. Yeri gelicek kurtlar sofrasındaki kuzu. Sen av değilde avcı olmaya bak. Kimi zaman zekanı, kimi zaman  güzelliğini, kimi zaman konuşmanı, kimi zaman da duruşunu kullanacaksın. Bu yüzden öğreniyorsun. Sen akıllı bir kızsın. Düşünmelisin." Duruşu saldırı pozisyonu aldı. " şimdi beni geri püskürt."
          
          Elindeki hançerle üzerime koşmaya başlayınca korkuyla gözlerimi büyüttüm.
          
          Bana iyice yaklaşınca, bıçağı tutan elinin bileğini yakaladım. Hızlı şekilde yer değişritip göğsünü sırtıma yasladım. Ayaklarını yerden kestim. Aldığım ağırlık sırtımı biraz acıtmıştı. Bileğindeki elimi sıkıp, hançer tutuşunu gevşettim. Hançer elinden düştü. Onu, sırtımdan atacakken bacakları belime dolandı. Elini tutuşumdan koparıp, kendini benimle birlikte arkaya attı. Ellerinin değteğini alıp beni yüz üstü düşürdü. 
           
          Acıyla inledim.
          
          Bacaklarını belimden çekmiş başıma dikilmişti.
          
          "Hızlı öğreniyorsun. Ama bazı şeyleri kaçırıyorsun. Rakibini savunmasız bıraktın, tamam. Ama rakibinin sonraki hamlesini düşünüp kendini hızlandırman gerek. Yani daha bir fırın ekmek yemen gerek ama acelemiz var." Bana saldırmadan önceki pozisyonuna geri döndü. Bu sefer hançersizdi. Ellerini havada yumruk yapıp ayaklarıyla duruşunu dengeledi."Ayağa kalk ve tekrar dene."
          
          Ofladım.
          
          Düşüşümün verdiği acı ve aşağılamayla ayağa dikildim. Acıya karşı yüzümü ekşittim.
          
          "Buna daha ne kadar devam edicez?"
          
          Suratındaki sinsi gülüş, bana daha toprak yedireceğini söylüyordu. "Sen, beni devirene kadar." 
          
          Tekrar üstüme doğru koşmaya başladı.'
          
          
          Eznev'den bir kesit. 
          
          Sizce nasıl? 
          
          Anlatılanlar ayrıntısız mı?
          
          Yoksa fazla ayrıntılı mı?
          
          Görüşlerinizi bekliyorum...
          
          
          
          

lizanten

Acı olan bir gerçek.
          
          Kimsenin umrunda değilsin.
          
          Ve bir gerçek daha.
          O çılgınlığı yapsanda eline geçicek tek şey daha fazla üzüntü.
          
          Evet, o aşinası olduğun duygudan bahsediyorum.
          Uzun zamandır yakana yapışık olan.
          
          Ama gerçekler bunlar.
           Üzüntü ne zaman yakanı bırakacak, biliyor musun?
          
          Umursamamayı öğrendiğin zaman.
          
          Elinden kayıp düşen ve kırılan yumurta ya da devrilip dökülen bir bardak su.
          
          Bunları umursuyor musun?
          
          Hayır, değil mi?
          
          Artık umursamamayı bildiğine göre, kullan bunu.
          
          Tabii...
          
          Nereye kadar...

lizanten

Şiir de sevdiğim bir kıtasını bioya koydum.
          
          Devamını galiba paylaşamam :/
          
          Neden denirse; elden geçirmem gerekiyor. Çok uyumsuz yerler var. Ondan dolayı.
          
          Ama şöyle bir şey yapıcam.
          Şiiri elden geçirdikten sonra Eznev'in içinde yayınlayacam.
          
          Her bölüm için bir satır.