Dostlarım,
Hayatın ironik bir şekilde aşırı komik biri olduğuna inanırım. Yaşanacak binlerce ihtimal sunar, seçimleri yine bana bırakır ve belki de sonuçları daima aynı tutar. Nazlı'yı da hayatın bana sunduğu bir hediye olarak gördüm hep. Aniden karşıma çıktı, kim olduğunu bile bilmiyordum ama beni deli gibi heyecanlandırdı. Daha önce hiçbir okurumla yüz yüze tanışma fırsatı bulamamıştım. Nazlı ile tanıştığımda okurum olduğunu bilmiyordum, tanıştıkça ortaya çıktı bu. Büyülü bir andı. Bana finali soruyor, tüm karakterleri biliyor ve her şeye benden daha hakim gözüküyordu. Nazlı bana çok büyük bir hediyeydi, hayatın sonsuz olasılıkları içinde, kocaman ve heyecanlı siyah gözleriyle her şeyin birkaç saniyeliğine mümkün olduğunu göstermişti bana. Çünkü ben inançsız, olumsuz insanın tekiyim. Ama onunlayken birçok şeye aynı anda inandım.
Nazlı'yı bir daha hiç görmedim.
Nazlı'yı Kahramanmaraş depreminde kaybettim.
Ve sonra durdum, düşündüm düşündüm ve düşündüm.
Nazlı'yı duyurmam gerek dedim, Nazlı için yazmam gerek dedim.
Ona bir şeyleri ithaf etmem, gözlerindeki heyecanı başka evrenlerde devam ettirmem gerek dedim.
Ket vurduğum ilhamıma kızdım, tanrı'ya ve dolayısıyla kendime kızdım.
Tüm acımı içimde bir yerlere gömebildiğimi düşündüğümde de buraya, Nazlı için yazmaya devam etmeye geldim.
Çünkü kocaman büyülü gözler daima parlamaya devam etmeli ve biliyorum ki sonsuz evrende onları daha fazla göreceğim.
Nazlı Su Çetinkurt anısına, ruhun daima parlasın güzel Nazlı.