Soğuk, karanlık ve umutsuz… Her gün geçtiğim sokakların yollarından bir kez daha çaresizce geçiyorum. Etrafa her baktığımda bu tozlu sokaklarda canlanan anılar boğazımda düğümlenen tarif edilemez duygulara sebebiyet veriyor. Zihnimdeki bu anılar beni daha fazla ayakta duramaz hale getiriyor ve kendimi yere atıyorum. Çaresiz bir halde etrafıma bakınıyor, bağırsam sesimi duyabilecek bir insan var mı diye arıyorum. Ama biliyorum, herhangi biri olsa bile bağıramam, çünkü ben bastırıldım. Kafese atılmış bir bülbül misali içimden ötmek gelmiyor. Biliyorum, belki ötsem acımı tüm evren duyacak ama yapamam. Son kez etrafıma bakındıktan sonra elimden gelen bir şey olmadığını bir kez daha yüreğimde en acı verici şekliyle hissettikten sonra ayağa kalkıyorum. Sonra aniden sol tarafımda keskin bir acı ve kulaklarımda ağzımdan dökülen çığlığın sesini hissediyorum.
İşte bugün, 2 Temmuz o günün, acılarımın yıldönümü. Tek fark, artık daha güçlüyüm ve artık istersem sesimi değil tüm evrene tüm kainata duyurabilecek güce sahibim. Sadece o güç, içimde saklı.
Stella