lyaura

kaç kez terk ettim kendimi.. ama bir kere bile elveda diyemedim sana.

lyaura

şimdilik akıntıya kapılmış bir gemi gibi düşün beni. o dalgalar öyle çok çarpıyor ki yüzüme, bir anda boğuluyor ve suya dönüşüp serpiliyorum. daha fazla çırpınıyorum, daha fazla çabalıyorum gün yüzüne çıkmak için. fakat öyle çekiyor ki bu taraf beni, zaman geçtikçe bir su damlası dahi olamıyorum.

lyaura

tren ilerliyor, alelade bir şeyi hatırlar gibi fark ediyorum güneşin battığını. akşamların sessizliğine dayanmak zor. bu ferdâniyet ruhumu dar ediyor. 
          biliyorum, içimde birçok kanayan anı saklanıyor. lâkin bunu tecahül etmek adına elimden geleni yapıyorum.  izi kalan dokunuşlarını tenimden nasıl söküp atarım bilmiyorum henüz. unutmak için çırpındıkça koca bir hüznün gölgesine saplanan biriyim ben.

lyaura

usulca göğsüne sokuluyorum, ardında bıraktığın fakat dönüp bir kez bile bakmadığın soğuk demirlere yaslıyorum başımı. hâlâ kalbinin benim için attığını duymaya çabalarken idrak ediyorum;
            şimdi başka bir tren geliyor. 
            son kez dudaklarımdan dökülen adın, ben artık  sensizliğe gözlerimi yumuyorum. 
Reply

lyaura

ama tren hep ilerliyor, çoktan gözden nihan olmuşsun. gittikçe keskinleşen bir öfke sarıyor etrafımı. ben hâlâ sesini arıyor, seni de yaralamadan sesine sarılmak, sakinleşmek istiyorum biraz da olsa. gül bakışlım derdim sana, gül gibi güzel bakıyorsun bir gün olur da solup gitme benden derken kirpiklerinde yeşerttiğin çiçekleri alıp bana tek bir veda sözcüğü dahi bırakmadan gidiyorsun. 
Reply

lyaura

mazur gör sensizliğimi. 
            ben ilk defa böylesine bir yokluğa düşüyorum.
Reply