@mikatoxmikato Ve bazen bazı insanların bana hissettirdiği, o içimi sıkan canımı yakan hissiyat... Küçümsenmenin, ciddiye alınmamanın, umursanmamanın ve buna karşı hiçbir şey yapamamanın hissiyatı. Sinir. Ve bu sinirden kurtulamıyorum. Çünkü siniri ya karşımdakine, ya eşyalara, ya da kendime bir şey yaparak atabilirim. Başkalarına ve eşyalara zarar veremem. Ve artık kendime bir şey yapmak da işe yaramıyor. Mutluyken sinirli olduğum zamanlara anlam veremiyorum. İşin garibi sinirliyken de anlam veremiyorum. "Neden sinirleniyorsun? Ciddiye almasın, önemsemesin beni. Ne önemi var?" Ama o sinir benim için bir anlamı olmasa da geçmiyor işte. Ne sinirim ne de küçümsenmenin bende yarattığı o daralma asla tam olarak geçmedi, geçmiyor, geçmicek. Zaman geçecek sadece. Ben de "Çok zaman geçti artık sinirim geçti." diye kendimi kandırıcam. Hayatım sıradan bile değil, bomboş. 17 yıllık hayatımda kayda değer hiçbir şey yok. Tamamen israf. Yine de yaşıyorum işte. Sıcak bir odam var. Yorganım var, kıyafetlerim var. Bilgisayarım, telefonum... Çok şeyim var. Ve bunlara sahip olduğum için minnettarım. Ama mutsuzum. Sahip olduklarıma rağmen mutsuz olmak da ayrı bi suçluluk hissettiriyo. Herkes değişiyor, her an. Ve ben bunu kaldıramıyorum, yoruluyorum. Değişim beni korkutuyor. Bildiğim şeyden bilmediğim şeye geçiş. İnsanlar yaşıyor, değişiyor. Her şey değişiyor. Ben de değişiyorum. Ama hissettiğim o daralma asla değişmiyor, gitmiyor. Bazen azalıyor ama asla yok olmuyor. Bu yazıyı bana özel mi yazdın bilmiyorum ama kısım kısım bende hissettirdiklerini yazdım. Umarım okurken rahatsız olmazsın. Çok takılma yazdıklarıma. Fena uykum var zaten şu an. Full boş yapmışımdır.