Sanmak, ummak, zannetmek, hayaline kapılmak, yanında götürmek, bellemek, olabileceğine inanmak, bilmek, gibisine gelmek, öylesine gelmek, sanısına kapılmak, zannına düşmek, farz etmek, var saymak, umut beslemek, güman olmak, düşlemek... Kendi kendine düşündüğün küçük şeye anlam yükledin, en azından ''öyle" olmasını düşledin ve bazen bu fikre o kadar çok inandın ki gerçekleşmişçesine. Bu dünyayı bir hava kabarcığı bir serap gibi gördün ve çölde, uzaktan su ve yeşillik (gibi) görünen ışığı gördün sen. (Yanıltmacı) Çölde yürüdün, yola devam ettin, bir de baktım ki ne su var ne de yeşillik. Sandın, sandım!