Geçmişte yaşadığı acıların küllerinden doğan kadın yorgundu , yılgındı ve korkaktı...
Ruhunda derin izler bırakan yaşanmışlıklar önünde aşılması zor engeller bırakmıştı. Sevgiye açtı , sevmeye korkak...
Gözüne ve gönlüne inen perdeler önündeki aşkın büyüklüğünü görmesine engel olmuştu. Ki o daka kendi aşkının farkında değildi.
Acılar kadını büyütmüştü. Büyütmüş müydü ? Kadın büyümüştü ama bir o kadar da küçüktü. Kadın ürkekti , güvensizdi.
Güvendiği limanlar yerle bir olmuştu. Belki de kadın limanlarını suya boğmuştu. Boğmuş muydu ?
Bir adam vardı. Kadına hem yârdı hem yara. Sever miydi , acıtır mıydı ?
Adam hayatını kadının tek bir nefesine bağladı. Acıdı ama yılmadı. Adam aşıktı.
Gamzeleri vardı. O gamzeler kadına evdi. Adam istedi. Kadın orada yaşasın , gitmesin istedi.
Adam tek bedende tek ruh olmak istedi. Bir kalpte atmak , bir olmak istedi. "Biz" olmak istedi.
Gelecek umut vaad ediyor muydu ?
Kadın anlayacak mıydı ?
Ya adam , ya adam o kadar sabırlı mıydı ?
Adam kadının yaralarını saracaktı. Ne de olsa kadın , adamın okuduğu en güzel mısraydı.
Okuduğu bütün şarkıları , romanları , şiirleri unutturan....
Hadi sende Ayberk ve Nilay'ın aşk dolu mısralarını arala ! Acılarına , yaşanmışlıklarına , mutluluklarına ve daha nicesine ortak ol...
Emin ol , onlar seni bekliyor !