YABANCI NEFES 1 BÖLÜMDEN: "ALINTI."
Bir sağa bir sola zıplayarak elimdeki oyuncağı sallarken, küçük çocuğun kahkahaları yankılanıyordu odada. Aysel'in gidişinin hemen ardından ilk 5 dakika ağlamış ne yapacağımı bilemez hale gelmiştim. En son çareyi tavşan gibi zıplamakta bulmuşken dikkatini çektiğim için susmuş gülmeye başlamıştı.
"Ha şöyle!" dedim ben de gülerken. Yalan yok ağlaması dursun diye canım çıkmıştı ama küçük bir tebessümüne değmişti herşey. Durduğum için tekrardan mızıldanırken aynı haraketi bir kez daha tekrarladım. Tâ ki kulaklarıma dolan yabancı sese kadar.
"Dəlidi ki bu." (Delirmiş bu.)
İrkilerek arkamı dönerken karşımda tüm heybetiyle dikilmiş bir asker görmeyi beklemiyordum. Üstündeki siyah üniforması ve maskesiyle kim olduğunu bilmiyordum. Kolundaki bayrağa ve konuşmasına bakılırsa kardeş ülkemizin askeriydi.
Başını arkamda bir yere bakmak için sağa eğerken gözlerim sol eline bağladığı kanlanmış sargıya çevrildi. Hızla ona yönelirken, "Elinizin durumuna bakmam gerekiyor," elimle sedyeyi gösterirken, "Oraya geçin lütfen." dedim. Tam zamanında içeriye Aysel girirken konuşmama gerek kalmadan, "Ben Umut'u alayım." demiş ve Umut'u alarak gitmişti. Gitmeden önce sedyeye oturan askere sorgularcasına bakmayı ihmal etmemişti.
Kocaman heybetiyle sedyenin yarısını kaplayan adamla dudaklarım aralanırken sessizce, "Oha." demiştim. Gereken tüm malzemeleri çıkarırken işe koyulmadan önce ellerimi sterilize etmiş ardından eldivenlerimi takmıştım. Elindeki sargıyı çöp poşetine atarken ilk önce elini incelemeye başladım. Gelişi güzel atılmış dikişlerle yüreğimde küçük bir sızı oluşurken yüzüm buruşmuştu. Vatan için kendini hiç sayan askerlerin hakkı hiçbir zaman ödenmezdi.