İyimişim, kötüymüşüm
Yaşamış veya yaşamamışım,
Hiçbirinin anlam taşımadığını biliyorum.
Tahtada öğretim adına yazılan bir kaç yazı oluyordu,
Hayata dair olanları önemsiyordum bazen ama çoğu zaman aklımda kalmıyor.
Önemsiz oldukları için değil de unutmamam gerekenleri unutur ve unutmam gereken ne varsa aklıma kazındığım için oluyordu bütün bu sermestamiz hallerim...
Ziyanı yoktu,ziyan olan ben olunca.
Ziyan olmak nedir iyi bilirdim,ziyan etmek kendimi ve ziyan etmeleri beni.
Geçmişte ne yapamadıysam ev kedisi ile yapıyordum,tehlikenin farkındaydım fakat dedim ya sizlere ziyanı yoktu.
Tehlikeli olsun veya olmasın hiç önem arz etmiyor,gerçeklik bilincimi yok ederken mutluluğu keşfediyordum.
Hüzün, tası boş bir hasta çorbası beklemek gibi.
Hastasın, öldü öleceksin,biraz da olsa karnını doyuracak yemek beklerken boş bir tas ve elinde buğdayı kupkuru ekmek parçası kalıyor.
Acı çekiyorsun ve bir tas çorban bile yok, yalnızsın; Düşüncelerinde,çevrende,duygularında,düş ve gerçeğinde.
Hüznü atınca bir kenara,öksüz çocuklar gibi mutluluk uğrar zannediyorsun.
Çok küçüksün,yalnızsın ve sustukça susarsın,konuşmak büyük insanlar için diyorsun oysa konuşsak ayağa kalkıp alkışlarım.
İyi konuşmazsın,cahil ve çirkinsin ama ben gene de alkışlarım seni.
İyi olmadığını biliyorum...