mavi_kukla

Herkes gitmişse...
          	Sakince arkana dön bir bak!
          	Dostun kalmış mı?
          	
          	Neden olur olmadık zamanlarda tek kalırız ki? Beklemediğimiz insanlardan beklemediğimiz darbeler gelir ve sadece dururuz, izleriz ardı ardına gelen darbeleri. Elimizden hiçbir şey gelmez. O an bizi tanımlayacak en iyi kelimeler; çaresiz, savunmasız, yorulmuş ve bir miktar yalnız. İnsanlar değişiyor mu, biz mi onların değiştini düşünüyoruz? Kendi adıma konuşucak olursam insan denilen varlığın ne olduğunu bilmiyorum ki daha onu tanımlayamıyorum. Öyle tuhaf varlıklarız ki en ufak bir sevgi gördüğümüzde gözümüz kapanıyor sonrasında pişmanlık duycağımız hareketlerde bulunduğumuzu bile farketmiyoruz. O gözümüzü boyayan sevgi için kimlerden vazgeçiyoruz, kimlerin bizden uzaklaşmasına izin veriyoruz, kendi elimizle hayatımızı güzelleştiriyor muyuz, kötüleştiriyor muyuz, bunların bilgisinde bile olamıyoruz ki. Kayboluyorum, sevdiklerim görmüyor beni ve biliyorum kaybediyorum, sevdiklerimi göremiyorum ki.. Sebepler o kadar gereksiz, o kadar boşki. Şuan buraya yazmak yerine çabalamam gerekiyor sanırım. Peki buna değeceğimi düşünmüyorsam? İşler burda sanırım benim için yeterince dönüşsüz bir noktaya girmiş bulunuyor. Kendimden vazgeçmiyorum, ben burdayım sadece görünür olmaktan vazgeçiyorum. Nedense böyle daha iyi olacağını düşünüyorum. Ama hayat bu, her an hiç beklemediğim, beklemediğimiz şeyler olabilir. O yüzden..
          	
          	Yalnız kaldıysan...
          	Kalkıp pencerenden bir bak!
          	Güneş açmış mı?
          	Yağmur düşmüş mü?
          	Dön bak dünyaya!
          	
          	~Ş.KAYA
          	
          	

mavi_kukla

Herkes gitmişse...
          Sakince arkana dön bir bak!
          Dostun kalmış mı?
          
          Neden olur olmadık zamanlarda tek kalırız ki? Beklemediğimiz insanlardan beklemediğimiz darbeler gelir ve sadece dururuz, izleriz ardı ardına gelen darbeleri. Elimizden hiçbir şey gelmez. O an bizi tanımlayacak en iyi kelimeler; çaresiz, savunmasız, yorulmuş ve bir miktar yalnız. İnsanlar değişiyor mu, biz mi onların değiştini düşünüyoruz? Kendi adıma konuşucak olursam insan denilen varlığın ne olduğunu bilmiyorum ki daha onu tanımlayamıyorum. Öyle tuhaf varlıklarız ki en ufak bir sevgi gördüğümüzde gözümüz kapanıyor sonrasında pişmanlık duycağımız hareketlerde bulunduğumuzu bile farketmiyoruz. O gözümüzü boyayan sevgi için kimlerden vazgeçiyoruz, kimlerin bizden uzaklaşmasına izin veriyoruz, kendi elimizle hayatımızı güzelleştiriyor muyuz, kötüleştiriyor muyuz, bunların bilgisinde bile olamıyoruz ki. Kayboluyorum, sevdiklerim görmüyor beni ve biliyorum kaybediyorum, sevdiklerimi göremiyorum ki.. Sebepler o kadar gereksiz, o kadar boşki. Şuan buraya yazmak yerine çabalamam gerekiyor sanırım. Peki buna değeceğimi düşünmüyorsam? İşler burda sanırım benim için yeterince dönüşsüz bir noktaya girmiş bulunuyor. Kendimden vazgeçmiyorum, ben burdayım sadece görünür olmaktan vazgeçiyorum. Nedense böyle daha iyi olacağını düşünüyorum. Ama hayat bu, her an hiç beklemediğim, beklemediğimiz şeyler olabilir. O yüzden..
          
          Yalnız kaldıysan...
          Kalkıp pencerenden bir bak!
          Güneş açmış mı?
          Yağmur düşmüş mü?
          Dön bak dünyaya!
          
          ~Ş.KAYA
          
          

mavi_kukla

Geriye bakıyorum; ne var elimde, baktığımda ne görebiliyorum? Ya da şöyle diyim, geçmişimde gördüklerimin kaçı bügünümde? Yarınımı, geleceğimi bilemem. Dünümü, geçmişimi silemem. Bugünler benim mi? "Tam şuan zaman benim mi? Düşüncelerim bana izin verir mi?" Kafamdakileri susturabilir miyim? Bunları yapamam, yapamıyorum! Gücüm kalmadı belki, belkide pes ettim. Kendi sorularıma cevap bulmaktan kaçıyorum. Sahi neyden korkuyorum? Cevap bulamamaktan mı, bulduğum cevapların beni daha da çıkmaza sürükleyeceğinden mi? Öyle bir kuyudayım ki ne bağırabiliyorum, ne de çıkmaya çalışıyorum.. Başkalarından yardım istemediğim bir yana kendime bile güvenim, inancım kalmamış. Topalarım biliyorum. Ama bunun için ne zaman kendime güvenirim, ne zaman çabalamaya başlarım, ne zaman harakete geçerim, ne zaman bunu başarırım bilmiyorum. Sadece...
          
              İyi gibi görünmeye çalışacağım. Unutmuş gibi, alışmış gibi...
                                                                                                                            ~M. 
          

mavi_kukla

          Tam şu an, en yakın arkadaşımın doğum günümde hazırladığı uzun süreli hediyemden bir zarf daha açtım. Ve okuduklarımdan sonra kendimi burda yazarken buldum. Dönüp geçmişime bakıyorum da ben mi çok şey kaybettim yoksa hayat mı beni yok etti bilmiyorum.
                     Elimin altında bir numara var arayamıyorum. Göğsümün sol tarafında -sanırım tam olarak kalbimin üstünde- tuhaf bi ağırlık var anlamlandıramıyorum. Hatırlayamıyorum neler olduğunu, neler yaşadığımı ama tuhaf olanda bu ya hatırlamamam engel olmuyor o ağırlığı hissetmeye.. 
                     Tabiki de benim hayatımdan bundan ibaret değil. Sadece şu anım bundan ibaret. Bu yazıyı bitirdikten sonra bile geçebilir o ağırlık, bilemeyiz. Çünkü biz insanlar çok tuhaf varlıklarız. Gün geliyor kendimizi anlamadan, başkasının bizi anlamasını bekliyoruz. Ve o kişi bunu başaramadığı için sinirleniyoruz, kırılıyoruz, küsüyoruz. Peki ya soruyorum, buna ne kadar ihtiyacımız var? Biz neden yaşamak istediğimiz hayatı şekillendermiyoruz, neden önceliklerimizi belirlemiyoruz? Hadi ama moruk bunu yapmak ne kadar zor olabilir? Cevaplıyorum; denemeden bilemeyiz!  
          
                              ~Karanlığa söveceğine kalk bir mum yak~
                                                                                               -Konfüçyüs

mavi_kukla

Yalnız mıyız bu gecede? Kimimiz kendi çığlıklarında boğuluyor belki, belki de kendi sessizliğinde. Ne hissettiğimizi biliyor muyuz? Eminim ki bir çoğumuz bilmiyoruz. Bu ne kadar önemli bilmiyorum ama belirsizlik en kötü şeylerden biri bunu bilirim, bunu söylerim. Belirsizliğe kapıldı mı insan bir daha kurtaramaz ki kendini. Bir daha kaçamaz. Çözemez hiç bir denklemi. Ne yapmak istediğine, ne yapması gerektiğine karar veremez. Birden fazla el boğazına yapışıyormuş da kendisi sadece durup, o bilinen sonu bekliyormuş gibi hisseder. Ama ölmez. Daha doğrusu dıştan bakanlar onu canlı görür. Oysa çoktan o insan kendi içinde pes etmiştir, birşeylerden vazgeçmiştir. Soruyorum size gerek var mı buna? Hayat kısa, yaşamak, nefes almak belki de en güzel şeylerden biri ve biz kıymetini bilmiyoruz...
               Bunu okuyan yüreği güzel insanlar, unutmayın bu hayatta ilk düşüşünüz ve ilk kalkışınız değil. Daha öncede düştünüz ve bir şekilde kalkmayı, yeniden ayakta durmayı başardınız. Bu, aldığınız ne ilk darbe ne de son darbe.. Kendinize bahane değil, çözüm üretin. Yaşamak istediğiniz hayatı düşünün ve yapabilceklerinizi izleyin.
          ~İYİ SEYİRLER ~ 
          

mavi_kukla

Bazen susarız. Susarak anlatmak isteriz bazı şeyleri. Karşımızdaki kişinin gözlerinin içine baktığımızda, konuşmadan bizi anlamasını isteriz. Çünkü bazı şeyler anlatılmaz. Ya anlatmaya kelimeler yetmez. Ya da konuşmak için cesaret gelmez. Susarak anlatmamız gerekir. İşte böyle anlarda; konuşarak anlatmak değil, susarak anlaşılmak isteriz.