maviialakarga

44.Bölüm Alıntısı. (FİNAL)
          	
          	"Kardeşim... benim aksime seni çok seviyor," dedi içtenlikle. Bu sözler dudaklarımda yarım bir gülüşe sebep oldu. Defne'nin gözümdeki yeri ve anlamı derindi, fakat Kenan komutan bunu tam olarak biliyor muydu, emin olamıyordum.
          	
          	"Bu hayatta ailem dediğim çok az kişi var, Demir. Defne bunun temel taşı. Hayatta beni ayakta tutan her şeyin özü o," dedi ve ardından sigarasından derin bir nefes çekip gözlerini uzaklara dikti. Sanki sigaranın dumanı değil, içindeki dertler tütüyordu. "Ben ailemin en temel taşını sana emanet ettim."
          	
          	Bu cümle o kadar ağırdı ki.
          	
          	"Komutanım, ben onun için yap—"
          	
          	"Kes lan!" diyerek sözümü kesti, yüzünde hafif bir alaycı ifade belirmişti. Sözünü dinleyip devam etmedim, sadece sessizce ona bakmaya başladım. "Anladık, en Ferhat sensin, dağları deleceksin. Anladık hödük!" dedi, gözlerinde hafif bir gülümseme parladı. Sigarasından derin bir nefes çekti, bu sefer daha rahatlamış görünüyordu.
          	
          	"Bana kalırsa iyi mi yaptın? Yaptın," dedi, gözlerini üzerimden ayırmadan. "Kardeşim sana emanet, Demir. Ne yaşarız, ne kadar yaşarız, nasıl yaşarız, bilmiyorum. Ama gözümün arkada olmayacağını bilmeni istiyorum," dedi, bakışları ciddileşmişti. Bu, bir komutandan öte, bir abinin isteğiydi.

maviialakarga

44.Bölüm Alıntısı. (FİNAL)
          
          "Kardeşim... benim aksime seni çok seviyor," dedi içtenlikle. Bu sözler dudaklarımda yarım bir gülüşe sebep oldu. Defne'nin gözümdeki yeri ve anlamı derindi, fakat Kenan komutan bunu tam olarak biliyor muydu, emin olamıyordum.
          
          "Bu hayatta ailem dediğim çok az kişi var, Demir. Defne bunun temel taşı. Hayatta beni ayakta tutan her şeyin özü o," dedi ve ardından sigarasından derin bir nefes çekip gözlerini uzaklara dikti. Sanki sigaranın dumanı değil, içindeki dertler tütüyordu. "Ben ailemin en temel taşını sana emanet ettim."
          
          Bu cümle o kadar ağırdı ki.
          
          "Komutanım, ben onun için yap—"
          
          "Kes lan!" diyerek sözümü kesti, yüzünde hafif bir alaycı ifade belirmişti. Sözünü dinleyip devam etmedim, sadece sessizce ona bakmaya başladım. "Anladık, en Ferhat sensin, dağları deleceksin. Anladık hödük!" dedi, gözlerinde hafif bir gülümseme parladı. Sigarasından derin bir nefes çekti, bu sefer daha rahatlamış görünüyordu.
          
          "Bana kalırsa iyi mi yaptın? Yaptın," dedi, gözlerini üzerimden ayırmadan. "Kardeşim sana emanet, Demir. Ne yaşarız, ne kadar yaşarız, nasıl yaşarız, bilmiyorum. Ama gözümün arkada olmayacağını bilmeni istiyorum," dedi, bakışları ciddileşmişti. Bu, bir komutandan öte, bir abinin isteğiydi.

maviialakarga

44.Bölüm Alıntısı… (Final)
          
          Bembeyaz elbisemin saf ışıltısında, içimdeki barışı ve mutluluğu görebiliyordum. Yolun sonu belki en zorlayıcı, en karmaşık bölümlerden geçmişti, ama sonunda varılan yer aydınlıktı. Yüreğimde bir ferahlık, bir kabullenme ve şükür hissi vardı. Çünkü yol her anıyla, her zorluğuyla güzeldi. Ve işte bu yüzden, aynada gördüğüm yansıma, hayatın bana sunduğu tüm hikayenin bir zaferiydi.
          
          Tüm zorluklara, tüm acılara değmişti. Çünkü sonunda ışığa, aydınlığa ulaşmıştım. Ve şimdi, aynada bana bakan yansımamla birlikte, bu yolculuğun her adımını, her anını minnetle ve sevgiyle hatırlıyordum. Bu yolculuk, beni ben yapan, beni bu ana getiren yoldu. 
          
          Ve sonunda, aydınlık vardı.
          
          Telefonu açtığım anda Demir'in sesi, içimdeki tüm karmaşayı silip süpürdü. "Güzelim?" dediğinde, o iki kelimeyle buldum huzurumu, mutluluğu ve aşkı. Sesi, her zaman olduğu gibi bana bir kalkan gibiydi; bütün endişelerim bir anda kayboldu. Sanki yalnızca o sesin yankısıyla, bütün dünya daha parlak, daha güvenli hale geliyordu.
          
          "Sevgilim?" diye karşılık verdiğimde, o an yüzündeki gülümsemeyi hissettim. Onun sesi, tıpkı elini tutar gibi bana güç veriyor, içimdeki güvensizlikleri bir bir silip atıyordu. Ne yaşanmış olursa olsun, onun yanında her şey daha kolaydı.
          
          "Hazır mısın?" diye sordu, tereddütsüz. O an sesindeki kararlılık ve heyecan kalbime dokundu. Tüm belirsizliklerin ötesinde, yalnızca onun sesinde, varlığında bulduğum o güven vardı.
          
          "Hazırım sevgilim," dedim, ben de tereddütsüz. İçimde kelebekler uçuşuyordu; her şeyin yeni başladığını hissettiren bir heyecan. 
          
          Biz vardık, ve 'biz' dediğimiz şey, her zaman güçlü, her zaman sabit kalmıştı. Ne olursa olsun, bu 'biz' duygusu bizi bir arada tutuyordu.
          
          Biz diye bir kavram vardı.

lenaseven

Selam güzel yazarımız, öncelikle Gecenin Batısı gerçekten çok değerli bir eser ve soluksuzca okuyoruz. Uygun olduğunuzda sıklıkla yeni bölüm gelirse gerçekten enfes ötesi olur. Güzel kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlık… Şimdiden çok çok teşekkürler :)

lenaseven

Allah sağlıkla kucağınıza almayı nasip etsin güzellikler sizi bulsun inşallah…
            44444 gözle bekliyoruz elimiz kalbimizde yazarımız çok teşekkürler
Reply

maviialakarga

Çok teşekkür ederim ❤️ sizi gerçekten anlıyorum hak veriyorum çok sık giremesemde mesajlarınızı görüyorum bahane olarak sunmak istemiyorum ama cidden zor bir hamilelik geçiriyorum 5. Ayıma girmeme rağmen kusmalarım, lekelenmelerim bitmedi. Bazen kalkmaya bile halim olmuyor son bölümü tamamlamama çok az kaldı bugünde bunun için girdim :) kısa bir zamanda final yapacağım sizede daha fazla uzatmamak adına :) Güzel yorumun için çok teşekkür ederim. :))
Reply

maviialakarga

43.Bölüm Alıntısı..
          "Güzelim," 
          
          Uyandığımı düşünürken kulağıma değen tatlı sözlerle beraber rüyalar aleminin büyüsünde olduğumu fark ederek gözlerimi açmaktan vazgeçmiştim. Yumuşak bir melodi gibi gelen ses, zihnimdeki bulanıklığı dağıtırken, "Sevgilim, günaydın." ifadesi yine kulağımda yankılanmıştı. Duyduğum bu ses, beni rüya dünyasından çekip gerçekliğe davet eder gibiydi.
          
          "Demir," diye mırıldandım, sesim yankılanırken, elimde hissettiğim sıcaklıkla beraber gözlerimi araladım. Gözlerimi açtığımda, gözlerim bana hiç de yabancı olmayan,  bakışlarla buluştu. İçimi bir güneş ışığı gibi aydınlattı. 
          
          "Neredesin, geri gel," dedim, ruhumdaki boşluğun ağırlığını hissettiğim bir anda. Onun yanında olmak, her şeyin ötesinde bir ihtiyaç haline gelmişti. Sıcak elleri, ellerimi daha sıkı kavradığında, içimdeki korku biraz daha azaldı. 
          
          "Geri geldim," dedi, kendinden emin bir ses tonuyla. Eğilip tuttuğu elimi öptüğünde, o anın büyüsü beni sarıp sarmaladı. Sanki dünyanın tüm zorlukları bu basit hareketle yok olmuştu. 
          
          "Uyanınca gideceksin ama," dedim, gözlerimi yeniden kapatarak, onun gitmesini istemiyordum. İçimde, kaybetme korkusu derin bir yaraya dönüşüyordu. Her seferinde uyanmanın, onu yanımda bulamamaya dönüşeceğinden korkuyordum.
          
          "Gitmeyeceğim güzelim," dedi. Sesi bir narin melodi gibi ruhuma hitap ederken, içimin derinliklerinde bir yere dokunmuştu. 
          
          "Geri gelmeden güzelim falan deme bana," diye karşılık verdim,

BayanTae

Yeni bölüm neden gelmiyor acaba? (Gecenin bir batısı)

BayanTae

Anaa, hem hayırlı olsun hem geçmiş olsun sıkıntj yok iyi ol tez zamanda
Reply

maviialakarga

@BayanTae  merhaba bölümleri en kısa zamanda toparlayıp atacağım biraz kötü bir hamilelik geçiriyorum sadece umarım geçecektir
Reply

maviialakarga

Gecenin Bir Batısı Yeni Bölüm Alıntısı
          
          41.Bölüm~
          
          "Sebebi ziyaretimiz belli efendim," dediğinde Mehmet amca, "Bizde kız büyükten istenir, lakin Defne kızımızın tek bir ricası vardı, sende büyüğümüz olarak izninle ben kızımızı abisinden isteyeceğim," Beklenmedik bir yerden gol atmıştı Mehmet amca, dedemin bu durumdan rahatsız olmasını beklerken aksine yüzünde tam bşr dede şefkati edasıyla önce bana sonra abime daha sonrada Mehmet amcaya dönerek, "Memet efendi," diyerek duruşunu dikleştirdi, "Tee gönlüm ister benden alasın kızımı, oğlum mezardan çıksa te yüzüme bakmaz, yüzüm eyik gelem te buraya, Defne'mi ben görmüşüm te en son lisede, ha şimdide burada, çok narindi o, çok narin büyüdü. Güçlenmiş güzel kızım, büyümüş, akıllanmış. Öğretmen olmuş. Tamer oğlum," dedi ve sustu ardından kim olduğunu açıklama gereğindeymiş gibi, "Babalarıdır, gencecik göçüp gitti." bu sefer abime doğru döndü. "Onlar sahip çıktılar birbirlerine, Kenan'ımın hakkıdır, Tamer'de böyle olsun isterdi." Diye cümlesini tamamladığında Mehmet amcanında bakışları abime doğru döndüğü sırada, "Başınız sağ olsun oğlum," dedi ilk söze başlarken, abim hafif başını eğerek, "Dostlar sağolsun," dedi kibarca.
          
          
          "Sebebi ziyaretimiz belli oğlum," diye tekrarladı kendini, "Allah'ın emri, peygamberim kavli ile kızınız Defne'yi oğlum, Demir'e istiyorum." Derin bir nefes verdim. Abim, Mehmet amcanın sözlerini dikkatle dinlerken, sakin ve kendinden emin bir ifadeyle bakıyordu. Ortamda ciddi bir sessizlik hakim iken abim duruşunu dikleştirip ceketini düzeltti. 
          
          "Öncelikle," diye söze başladığında içimi nedensizce bir huzursuzluk kapladı, "Benim Demir'e verecek kızım yok," yüzümde gülümsemeyle Demir'e bakıyordum.  Bir dakika? Abim ne dedi? 

maviialakarga

Gecenin Bir Batısı Yeni Bölüm Alıntısı~
          
          40.Bölüm~
          
          Kenan dosyayı incelerken konuşmaya devam etti, ses tonunda bir kararlılık ve hüzün vardı. "Defne, o ikimizin de zayıf noktası olacak." Derin bir nefes aldı ve devam etti, "Defne, hem seni hem de beni yaralayabilir. Bu, ellerine çok güçlü bir koz verir."
          
          Kenan dosyayı elinde sıkıca tutarken devam etti, "Defne'nin korunması önceliğimiz olmalı. Onu güvende tutmalıyız," dedi kararlı bir ifadeyle. Sonra bana dönüp, "Senin gözden kaçırdığın bir detay var mı?" diye sordu. Operasyonun her aşamasını titizlikle planlamamız gerekiyordu; her hatayı büyük bir risk olarak görüyorduk.
          
          “Henüz incelemedim komutanım, ama etrafımızda ekstrem bir durum gözlemlemedim.” Dediğimde kısa bir geçmişimizi gözden geçirdim, herşey olağan ve normaldi.
          
          “Demir!” Dedi ciddiyetle Yarbay Ersoy, “Buyurun komutanım,” dediğimde ondan beklenmeyecek bir sakinlikle tam karşıma oturduğu sırada, “Sana bir emir vereceğim.” Dediğinde duruşmu dikleştirdim, “Emredin komutanım.” Dedim hemen.
          
          “Sana seçenek sunacağım Yüzbaşı,” dedi Yarbay, sert bakışlarıyla beni süzerken. “Tek amacım kardeşimi korumak.” Dikkatlice dinledim, gözlerimi endişeyle irileştirdim. “Defne’yi terk edeceksin,” dediğinde yüzümdeki ifade dondu. “Benim kardeşim fevridir, kızacak, gidecek. Onun gitmesine izin vereceksin. İstanbul’a göndereceğim, senden ayrıldığını sanacak, gelmesi için bir nedeni olmayacak.”
          
          Bu sözleri duyunca içimden olamaz diye geçirdim. Sonra devam etti: “Sende uzun bir göreve gideceksin.” Kaşlarımı çattım, öfkeyle kaplandığımı fark ediyordum, ama konuşmaya devam etti. “Tehlikeden bir nebz..”
          
          “Beni görevimde atın!” diye sertçe itiraz ettim. “Meslekten atın!”
          
          Bu sefer şaşkınlıkla karşımdaki adamı gördüm. Kararlılıkla devam ettim: “Beni vurun komutanım,” diyerek belimdeki silahı çıkarıp masaya bıraktım. “Defne’nin kalbini kırmamı istemeyin, alın beni vurun!”
          
          Yarbay sertçe ayağa kalktı: “Sana emrediyorum asker!” diye kükredi.
          

maviialakarga

Gecenin Bir Batısı Yeni Bölüm Alıntısı~
          
          39.Bölüm~
          
          
          Rüzgar sesi, yaprak hışırtısı ve öpüşmemiz. Şu an dünya üzerindeki en güzel sesler bunlardı. Doğanın senfonisiyle harmanlanan bu anın büyüsü içindeydik. Akan gözyaşlarım dudaklarımıza ulaştığında Demir hafifçe geri çekilerek, "Ağla diye yapmadım ben bunu," dedi ve nazikçe eliyle gözyaşımı sildi. Yüzünde sıcak bir tebessüm belirdi. "Duygulandım ama," diye dudaklarımı büzdüğümde, gözlerinin derinliklerinde sevgiyle parlayan bir ışık vardı. "Senin duygularını yerim," dedi. Dudakları dudaklarıma geri döndü, öpüşmemiz yeniden başladı. 
          
          Sadece dudaklarımızın birleşmesi değil, ruhlarımızın da kaynaştığı bir an gibiydi. Zaman durmuş, dünya sadece ikimiz için var olmuştu. İçimdeki tüm duygular bu öpücükte eriyip gidiyordu. Demir'in dudakları, hayatımın her anında yanımda olacağına dair sessiz bir söz veriyordu.
          
          "Ağlama artık," diyerek yeniden akan gözyaşlarımı sildi ve yüzümdeki her bir damlayı dikkatlice temizledi. "Senin gözyaşların akmasın diye uğraşıyorum, şu haline bak," dedi. Yanağıma hafif bir öpücük bıraktığında, o öpücükle birlikte kalbime sıcaklık doldu. "Güzelim benim," dediğinde bir öpücük daha bıraktı, dudakları tenimde bir yol çizdi. "Sevgilim," derken, bir öpücük boynuma bıraktığında, tüylerim diken diken oldu. "Müstakbel eşim," dediğinde, kalbimde bir yerlerde çiçekler açtı.
          
          Bu anı ölümsüz kılmak istercesine birbirimize sarıldık. Demir'in kollarında kendimi tamamlanmış hissediyordum. Gözyaşlarım sevgiyle kurudu ve yerine tarifsiz bir mutluluk yerleşti. Dünya üzerindeki en güzel seslerin yankısı içinde.
          
          "Bir daha söyle?" diye mırıldandım gülümseyerek.
          
          "Güzelim benim, sevgilim, müstakbel eşim, karım." Hepsini tek tek keyifle sıraladığında, uzanıp onu öpen kişi ben olmuştum. Her şeyi bir kenara atabilirdim, gömebilirdim. Ellerimdeki izleri sevebilirdim. 

maviialakarga

Gecenin Bir Batısı Yeni Bölüm Alıntısı~
          
          38. Bölüm~
          
          Elimdeki çay dolu bardağı sertçe tezgaha bırakıp, hızlı adımlarla kapıya doğru ilerleyip kapıyı açtığımda tam karşımda duruyordu. Üzerindeki siyah deri ceket, altındaki dar kot pantolon ve temiz ayakkabılarıyla oldukça şık görünüyordu. Kısa kesilmiş saçları ve bakımlı sakalı, yüzüne keskin ve çekici bir ifade katmıştı. Gözleri parlak ve dikkatliydi; kendinden emin duruşuyla her zamanki karizmatik havasını koruyordu.
          
          “Ne işin var burada?” dedim, şaşkın bir ifadeyle. Demir bana cevap vermek yerine, ayakkabılarını çıkararak içeri girmeye niyetlendiğinde istemsizce bir adım geri çekildim.
          
          “Sevgilimi görmeye geldim,” dedi gülümseyerek. Yüzünde her zamanki kendine güvenen ifade vardı. “Bugün beni biraz kıskandı sanırım,” diye devam ettiğinde yanağıma hafif bir öpücük bıraktı, dudakları yanağımda sıcak ve nazikti. “10 günde kafanı dinledin umarım, çünkü kafanı ağırtmaya geldim.”
          
          “Demir, sen manyak mısın?” diye sordum, kapıyı yavaşça kapatarak. Gözlerim hala şaşkınlıkla açılmıştı. Onun peşinden, koridor boyunca ilerlerken kalbim hızla atıyordu. Demir, salonun ortasına doğru yürüdü. Adımları kararlı ve kendinden emindi. Bense hala olup biteni anlamaya çalışıyordum.
          
          Demir, salonun ortasında durup etrafına bir kez daha baktı. Yüzünde hafif bir gülümseme belirdi, ceketini çıkarıp koltuğun üzerine attı. Hareketleri rahat ve doğal, ama bir o kadar da etkileyiciydi. Döndü ve bana doğru bir adım attı. Gözleri derin ve anlamlıydı, bakışları adeta içimi görüyordu.
          
          “Senin kadar değil,” dedi alaycı bir ifadeyle, ceketinin ardından. Ardından yüzü ciddileşti, gözleri benimkilerle buluştu ve sesi biraz daha yumuşadı. “Defne,” diyerek derin bir nefes aldı, sanki söyleyeceklerinin ağırlığını hafifletmeye çalışıyordu. “Evlensene benimle?”

pandnum

@ maviialakarga  evet evet evet 
Reply