maviialakarga

GECENİN BİR BATISI…
          	Özel bölüm…
          	
          	19 yıl sonra…
          	
          	Kenan Alp Karaca
          	
          	Kışlaya dönerken bile aklımda Ceren vardı.
          	Evet, yanlış duymadınız.
          	Ben, Milli Savunma Üniversitesi’nde ikinci sınıf bir hava harp öğrencisi olarak; zamanında “Bu çocuk yürümeye başlamadan kalkış eğitimi almış” denilen biri olarak; sabahın altısında içtima sırasındayken bile bir sanat öğrencisini düşünüyordum.
          	
          	Ve o sanat öğrencisi…
          	Ceren.
          	Beyazıt Amca’nın kızı, yani çocukluk arkadaşım. Ama “çocukluk” derken kastım o meşhur kepçe savaşlarımızın baş kahramanı olan, şimdi ise saçlarının ucuna yeşil boya değdirip bana “Sence çok mu sıradan oldum?” diye soran biri.
          	Kız resmen Picasso’yla dertleşse şaşırmam.
          	
          	Herkesin asker olmasını beklediği ama alakasız bir mesleğe aşık olan kız…
          	
          	Asker aileden çıkan sanatçı kadın…
          	
          	En son Kadıköy’deki bir kafede buluştuk.
          	Ben üniformayla gittim tabii, çünkü okuldan çıkmıştım. O ise… bir tişört giymiş, ama tişörtte ne mi vardı? “Authority is overrated.”
          	Yani, güç abartılıyor.
          	Kız bildiğin beni tişörtle pasif agresif tokatladı.
          	
          	Yine de göz göze geldiğimizde o tişörtü değil, sadece gözlerindeki ışığı gördüm.
          	Yani… sanırım hoşlanıyorum ondan.
          	Ama nasıl?
          	Ben sabah 6’da bot boyayan bir adamım, o sabah 6’da hâlâ tuval başında güneşsiz gölgeler arayan bir kadın. Ben 23:00’te içtima deyip yatıyorum, o o saatte “ilham geldi” deyip yağlı boya açıyor.
          	Hayatımız, TSK ile tuval arasındaki en uzun mesafe olabilir.
          	
          	…
          	
          	Ceren Timur
          	
          	Bu arada Kenan Alp’in gözleri çok güzel. Buradayım diyen ela…
          	Hem dikkat çekici hemde sıradan..
          	Ama bunu ona söylemek yerine tişörtle pasif agresif mesaj vermeyi tercih ettim.
          	Çünkü neden?
          	Çünkü ben bir mimar sinanlıyım.
          	Duygularımı direkt söylemek… biraz fazla “düz” olur.
          	
          	O çocuk yıllar önce oyuncak kepçeyi elimden almaya çalışmıştı.
          	Şimdi ise… kalbimi.
          	Ama vermeye niyetim yok.
          	Henüz.
          	
          	Sadece… arada bir arkasını dönüp bakmaya devam etsin istiyorum.
          	Ve fark etsin:
          	Boya izi yok ama iz bıraktım.

jenniferlowrance

@maviialakarga düzenlemeye aldın yaa yazarım Mus mutlu biticek mi bu sefer lütfen bitsin kıyma onlara(ağlama emojisi)
Reply

maviialakarga

@jenniferlowrance ve bu arada çok teşekkür ederim beğenmene sevindim :)))
Reply

maviialakarga

@jenniferlowrance hayır maalesef hızlandırılmış geçeceğim özel bölüm olarak bu kitaba ayrı kitap gelmeyecek :) ama içeriği genişletiyorum şuan düzenleyip :)
Reply

skiymet

Kitabı heyecanla okumaya başlamıştım ama sadece tanıtım ve 1.bölüö gözüküyor kitabı yayından kaldırdınız mı acaba çok güzel yazılmış bir kitaptı okumaya devam etmek isterim.

siyahbeyazhayaller11

@jenniferlowrance nasıl yani kızın abisi şehit mi oluyor
Reply

jenniferlowrance

@skiymet ÜZgünüm ama okurken bende beklemiyordum 
Reply

skiymet

@ jenniferlowrance  3 bölüm olmuş ve ben spoi yedim lsmxjslx
Reply

maviialakarga

GECENİN BİR BATISI…
          Özel bölüm…
          
          19 yıl sonra…
          
          Kenan Alp Karaca
          
          Kışlaya dönerken bile aklımda Ceren vardı.
          Evet, yanlış duymadınız.
          Ben, Milli Savunma Üniversitesi’nde ikinci sınıf bir hava harp öğrencisi olarak; zamanında “Bu çocuk yürümeye başlamadan kalkış eğitimi almış” denilen biri olarak; sabahın altısında içtima sırasındayken bile bir sanat öğrencisini düşünüyordum.
          
          Ve o sanat öğrencisi…
          Ceren.
          Beyazıt Amca’nın kızı, yani çocukluk arkadaşım. Ama “çocukluk” derken kastım o meşhur kepçe savaşlarımızın baş kahramanı olan, şimdi ise saçlarının ucuna yeşil boya değdirip bana “Sence çok mu sıradan oldum?” diye soran biri.
          Kız resmen Picasso’yla dertleşse şaşırmam.
          
          Herkesin asker olmasını beklediği ama alakasız bir mesleğe aşık olan kız…
          
          Asker aileden çıkan sanatçı kadın…
          
          En son Kadıköy’deki bir kafede buluştuk.
          Ben üniformayla gittim tabii, çünkü okuldan çıkmıştım. O ise… bir tişört giymiş, ama tişörtte ne mi vardı? “Authority is overrated.”
          Yani, güç abartılıyor.
          Kız bildiğin beni tişörtle pasif agresif tokatladı.
          
          Yine de göz göze geldiğimizde o tişörtü değil, sadece gözlerindeki ışığı gördüm.
          Yani… sanırım hoşlanıyorum ondan.
          Ama nasıl?
          Ben sabah 6’da bot boyayan bir adamım, o sabah 6’da hâlâ tuval başında güneşsiz gölgeler arayan bir kadın. Ben 23:00’te içtima deyip yatıyorum, o o saatte “ilham geldi” deyip yağlı boya açıyor.
          Hayatımız, TSK ile tuval arasındaki en uzun mesafe olabilir.
          
          …
          
          Ceren Timur
          
          Bu arada Kenan Alp’in gözleri çok güzel. Buradayım diyen ela…
          Hem dikkat çekici hemde sıradan..
          Ama bunu ona söylemek yerine tişörtle pasif agresif mesaj vermeyi tercih ettim.
          Çünkü neden?
          Çünkü ben bir mimar sinanlıyım.
          Duygularımı direkt söylemek… biraz fazla “düz” olur.
          
          O çocuk yıllar önce oyuncak kepçeyi elimden almaya çalışmıştı.
          Şimdi ise… kalbimi.
          Ama vermeye niyetim yok.
          Henüz.
          
          Sadece… arada bir arkasını dönüp bakmaya devam etsin istiyorum.
          Ve fark etsin:
          Boya izi yok ama iz bıraktım.

jenniferlowrance

@maviialakarga düzenlemeye aldın yaa yazarım Mus mutlu biticek mi bu sefer lütfen bitsin kıyma onlara(ağlama emojisi)
Reply

maviialakarga

@jenniferlowrance ve bu arada çok teşekkür ederim beğenmene sevindim :)))
Reply

maviialakarga

@jenniferlowrance hayır maalesef hızlandırılmış geçeceğim özel bölüm olarak bu kitaba ayrı kitap gelmeyecek :) ama içeriği genişletiyorum şuan düzenleyip :)
Reply

maviialakarga

44.Bölüm Final 2.Part alıntı~
          .
          Ali Demir Karaca~
          
          Bir an durdum, nefes almak için değil, içimdeki acıyı sindirebilmek için. Ama yetmedi. Sözler boğazımda düğüm düğüm oldu, yine de devam ettim. "Her gün, her sabah işe gelmeden önce ona kahve yapıyorum. Tek içtiği şey kahve. Ama onun da içinde uyku ilacı var, Beyazıt. Kendi karımı uyutmak için ilaç koyuyorum kahvesine! Bunun ağırlığını anlayabiliyor musun?"
          
          Son sigaramdan derin bir nefes daha çektim, ciğerlerim yanıyordu. Belki sigaradan, belki içimdeki öfkeden. "Her şey benim yüzümden. Onunla tanışmamalıydım. Hayatına girmemeliydim. Onu bu çukura çeken benim. Sadece onu değil, ailesini de. Abisi... Abisi de peşimden gelmezdi, hiçbir şey bu hale gelmezdi."
          
          Boğazım düğümlendi. Birkaç saniye sustum, ama Beyazıt bir şey söylemiyordu. Söyleyemezdi. Çünkü ne diyebilirdi ki? Derin bir nefes daha alıp yüzümü gökyüzüne çevirdim. "Bazen düşünüyorum," dedim, neredeyse fısıldar gibi. "Belki de ben acı çektirmek, herkese çektirmek için hayatta kaldım. Yoksa bu kadar bedelin başka bir açıklaması olabilir mi?"
          
          "Gitmek istiyor," dedim, sesim çatlamıştı. Sanki kelimeler boğazıma batıyor, her biri bir bıçak gibi içimde yankılanıyordu. "Haklı da... Her şeyi yaşadı, her şeyi gördü. Bir yanım diyor ki bırak gitsin, daha fazla yıpranmasın. Kurtulsun benden, bu hayattan, bu çukurdan."

maviialakarga

44.Bölüm Alıntısı. (FİNAL)
          
          "Kardeşim... benim aksime seni çok seviyor," dedi içtenlikle. Bu sözler dudaklarımda yarım bir gülüşe sebep oldu. Defne'nin gözümdeki yeri ve anlamı derindi, fakat Kenan komutan bunu tam olarak biliyor muydu, emin olamıyordum.
          
          "Bu hayatta ailem dediğim çok az kişi var, Demir. Defne bunun temel taşı. Hayatta beni ayakta tutan her şeyin özü o," dedi ve ardından sigarasından derin bir nefes çekip gözlerini uzaklara dikti. Sanki sigaranın dumanı değil, içindeki dertler tütüyordu. "Ben ailemin en temel taşını sana emanet ettim."
          
          Bu cümle o kadar ağırdı ki.
          
          "Komutanım, ben onun için yap—"
          
          "Kes lan!" diyerek sözümü kesti, yüzünde hafif bir alaycı ifade belirmişti. Sözünü dinleyip devam etmedim, sadece sessizce ona bakmaya başladım. "Anladık, en Ferhat sensin, dağları deleceksin. Anladık hödük!" dedi, gözlerinde hafif bir gülümseme parladı. Sigarasından derin bir nefes çekti, bu sefer daha rahatlamış görünüyordu.
          
          "Bana kalırsa iyi mi yaptın? Yaptın," dedi, gözlerini üzerimden ayırmadan. "Kardeşim sana emanet, Demir. Ne yaşarız, ne kadar yaşarız, nasıl yaşarız, bilmiyorum. Ama gözümün arkada olmayacağını bilmeni istiyorum," dedi, bakışları ciddileşmişti. Bu, bir komutandan öte, bir abinin isteğiydi.

maviialakarga

44.Bölüm Alıntısı… (Final)
          
          Bembeyaz elbisemin saf ışıltısında, içimdeki barışı ve mutluluğu görebiliyordum. Yolun sonu belki en zorlayıcı, en karmaşık bölümlerden geçmişti, ama sonunda varılan yer aydınlıktı. Yüreğimde bir ferahlık, bir kabullenme ve şükür hissi vardı. Çünkü yol her anıyla, her zorluğuyla güzeldi. Ve işte bu yüzden, aynada gördüğüm yansıma, hayatın bana sunduğu tüm hikayenin bir zaferiydi.
          
          Tüm zorluklara, tüm acılara değmişti. Çünkü sonunda ışığa, aydınlığa ulaşmıştım. Ve şimdi, aynada bana bakan yansımamla birlikte, bu yolculuğun her adımını, her anını minnetle ve sevgiyle hatırlıyordum. Bu yolculuk, beni ben yapan, beni bu ana getiren yoldu. 
          
          Ve sonunda, aydınlık vardı.
          
          Telefonu açtığım anda Demir'in sesi, içimdeki tüm karmaşayı silip süpürdü. "Güzelim?" dediğinde, o iki kelimeyle buldum huzurumu, mutluluğu ve aşkı. Sesi, her zaman olduğu gibi bana bir kalkan gibiydi; bütün endişelerim bir anda kayboldu. Sanki yalnızca o sesin yankısıyla, bütün dünya daha parlak, daha güvenli hale geliyordu.
          
          "Sevgilim?" diye karşılık verdiğimde, o an yüzündeki gülümsemeyi hissettim. Onun sesi, tıpkı elini tutar gibi bana güç veriyor, içimdeki güvensizlikleri bir bir silip atıyordu. Ne yaşanmış olursa olsun, onun yanında her şey daha kolaydı.
          
          "Hazır mısın?" diye sordu, tereddütsüz. O an sesindeki kararlılık ve heyecan kalbime dokundu. Tüm belirsizliklerin ötesinde, yalnızca onun sesinde, varlığında bulduğum o güven vardı.
          
          "Hazırım sevgilim," dedim, ben de tereddütsüz. İçimde kelebekler uçuşuyordu; her şeyin yeni başladığını hissettiren bir heyecan. 
          
          Biz vardık, ve 'biz' dediğimiz şey, her zaman güçlü, her zaman sabit kalmıştı. Ne olursa olsun, bu 'biz' duygusu bizi bir arada tutuyordu.
          
          Biz diye bir kavram vardı.

lenaseven

Selam güzel yazarımız, öncelikle Gecenin Batısı gerçekten çok değerli bir eser ve soluksuzca okuyoruz. Uygun olduğunuzda sıklıkla yeni bölüm gelirse gerçekten enfes ötesi olur. Güzel kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlık… Şimdiden çok çok teşekkürler :)

lenaseven

Allah sağlıkla kucağınıza almayı nasip etsin güzellikler sizi bulsun inşallah…
            44444 gözle bekliyoruz elimiz kalbimizde yazarımız çok teşekkürler
Reply

maviialakarga

Çok teşekkür ederim ❤️ sizi gerçekten anlıyorum hak veriyorum çok sık giremesemde mesajlarınızı görüyorum bahane olarak sunmak istemiyorum ama cidden zor bir hamilelik geçiriyorum 5. Ayıma girmeme rağmen kusmalarım, lekelenmelerim bitmedi. Bazen kalkmaya bile halim olmuyor son bölümü tamamlamama çok az kaldı bugünde bunun için girdim :) kısa bir zamanda final yapacağım sizede daha fazla uzatmamak adına :) Güzel yorumun için çok teşekkür ederim. :))
Reply

maviialakarga

43.Bölüm Alıntısı..
          "Güzelim," 
          
          Uyandığımı düşünürken kulağıma değen tatlı sözlerle beraber rüyalar aleminin büyüsünde olduğumu fark ederek gözlerimi açmaktan vazgeçmiştim. Yumuşak bir melodi gibi gelen ses, zihnimdeki bulanıklığı dağıtırken, "Sevgilim, günaydın." ifadesi yine kulağımda yankılanmıştı. Duyduğum bu ses, beni rüya dünyasından çekip gerçekliğe davet eder gibiydi.
          
          "Demir," diye mırıldandım, sesim yankılanırken, elimde hissettiğim sıcaklıkla beraber gözlerimi araladım. Gözlerimi açtığımda, gözlerim bana hiç de yabancı olmayan,  bakışlarla buluştu. İçimi bir güneş ışığı gibi aydınlattı. 
          
          "Neredesin, geri gel," dedim, ruhumdaki boşluğun ağırlığını hissettiğim bir anda. Onun yanında olmak, her şeyin ötesinde bir ihtiyaç haline gelmişti. Sıcak elleri, ellerimi daha sıkı kavradığında, içimdeki korku biraz daha azaldı. 
          
          "Geri geldim," dedi, kendinden emin bir ses tonuyla. Eğilip tuttuğu elimi öptüğünde, o anın büyüsü beni sarıp sarmaladı. Sanki dünyanın tüm zorlukları bu basit hareketle yok olmuştu. 
          
          "Uyanınca gideceksin ama," dedim, gözlerimi yeniden kapatarak, onun gitmesini istemiyordum. İçimde, kaybetme korkusu derin bir yaraya dönüşüyordu. Her seferinde uyanmanın, onu yanımda bulamamaya dönüşeceğinden korkuyordum.
          
          "Gitmeyeceğim güzelim," dedi. Sesi bir narin melodi gibi ruhuma hitap ederken, içimin derinliklerinde bir yere dokunmuştu. 
          
          "Geri gelmeden güzelim falan deme bana," diye karşılık verdim,

BayanTae

Yeni bölüm neden gelmiyor acaba? (Gecenin bir batısı)

BayanTae

Anaa, hem hayırlı olsun hem geçmiş olsun sıkıntj yok iyi ol tez zamanda
Reply

maviialakarga

@BayanTae  merhaba bölümleri en kısa zamanda toparlayıp atacağım biraz kötü bir hamilelik geçiriyorum sadece umarım geçecektir
Reply