maviihayal0

Yeni bölüm sizlerle! ❤️

maviihayal0

Merhaba herkese!
          
          Maalesef uzun zamandır buralarda yoktum. İki ay kadar olduğunu sanıyorum. Fakat benimle ilgili bir sıkıntı değil aslında. Bilinen üzere Wattpad'e erişim sağlanılamıyor ve ben de o mağdurlar arasındayım. Açılır diye bekledim açıkçası fakat bir çözüme kavuşamayacağını ya da bunun ciddi bir zaman alacağını düşünüyorum artık. Bu zamana kadar neden bekledim? Çünkü söylediğim gibi açılır zannettim ve normal şekilde giriş yapmak istedim açıkçası. Ama görünen o ki ben de herkesin yaptığı yolla bu platforma girmek durumundayım artık. 
          
          Epey ara verdik. Sahiden çok özledim sizi, hikayemi... En kısa zamanda, en hızlısından toparlanıp eski forma geri döneceğim, hiç merak etmeyin. Ama sizden ricam, bol destek. Çünkü diğer türlü bütün motivasyonumu kaybediyorum. Son bölümü açıp yorum ve oy kısmına bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız.
          
          Sizleri çok seviyorum. En kısa zamanda görüşmek dileğiyle! ❤️✨

maviihayal0

@ kemanistend  Elbette bırakmadım. Sonunu getirmeden bırakmayı düşünmüyorum. Bugün geliyor bugün :) 
Reply

kemanistend

@ maviihayal0  iyi ki geri geldin. Kitabı bıraktığını düşünmüştüm.
Reply

maviihayal0

@bencillik28 O zaman kaldığımız yerden devam... :))
Reply

maviihayal0

86. BÖLÜM, ALINTI ♥️
          
          "Yum yum." dedi Umut Ege. Yağız, kapıya doğru yürümeye başlamıştı.
          
          Onun dilinden Yağız da anlıyordu elbette. 'Yum yum' derken neyden bahsettiğini biliyordu. "Şimdi yumurta yoktur. Çünkü bu, akşam yemeği... Ama anneanneye söylersen anında yapacaktır." dedi. 
          
          Anneanne diye dadımdan bahsediyordu. Ablam, Umut Ege'nin dadıma 'anneanne' diye hitap etmesini istediği için onu böyle alıştırıyordu. Bence de çok güzel düşünmüştü. Zamanında dadıma 'anne' diyememiştik ama en çok o anneydi ve şimdiyse anneanneliği hak ediyordu.
          
          "Güzeller güzeli teyzesi..." Yağız'ın sesiyle gözlerimi ona çevirdim. Kapının biraz gerisinde durmuş, bekliyordu. "Önden buyurun..." diye ekledi.
          
          Ona gülümserken başımı salladım ve ilerleyip odadan çıktım. Arkamdan geliyorlarken bu sırada Yağız, Umut'la bir ağızmış gibi konuşarak bana sesleniyordu. "Teyzesi, seni öpemedik. Hasret kaldık. Yok mu bir yanak, burun, dudak?"
          
          "Dudu." dedi Umut Ege. Ona gülerken adımlarımı yavaşlattım ve arkama döndüm. Karşımdalardı.
          
          "Aslanım, yanlış sulardasın." dedi Yağız. Kafasını kaldırıp Umut Ege'ye bakmaya çalışıyordu ama omuzlarında olduğu için yüzünü göremezdi tabii. "Seni severim ama herkes yerini bilirse iyi olur." diye ekledi.
          
          Yağız'ın sözlerine gülmemek için kendimi tutarken sahte bir ciddiyetle boğazımı temizledim. Yanıma ulaşmışlardı. "Yeğenimle bolca hasret giderdik. Gideremeyenler düşünsün." dedim, ellerimi iki yana açıp.
          
          "Düşünürüz." dedi Yağız ve ben daha ne olduğunu anlayamadan yanağımdan öpüverdi.
          
          Beklemediğim bu ani hareketle kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken hafifçe gülüyordum da. "Yavaş!" dedim. Uyarımı hiç mi hiç duymamış gibi yaparak bu defa diğer yanağımdan öptü. "Yağız!" dedim sanki hoşuma gitmemiş gibi ama pek tabii öyle düşünmüyordum.
          
          "Umut'un henüz konuşmayı sökememiş olmasından yararlanıyorum. Yoksa cidden hasretinden yanıp kül olacaktım." dedikten sonra gözleri dudaklarıma indi. "Gerçi kolay kolay dinmez bu hasret. Yanımda olsan da seni özlüyorum."