86. BÖLÜM, ALINTI ♥️
"Yum yum." dedi Umut Ege. Yağız, kapıya doğru yürümeye başlamıştı.
Onun dilinden Yağız da anlıyordu elbette. 'Yum yum' derken neyden bahsettiğini biliyordu. "Şimdi yumurta yoktur. Çünkü bu, akşam yemeği... Ama anneanneye söylersen anında yapacaktır." dedi.
Anneanne diye dadımdan bahsediyordu. Ablam, Umut Ege'nin dadıma 'anneanne' diye hitap etmesini istediği için onu böyle alıştırıyordu. Bence de çok güzel düşünmüştü. Zamanında dadıma 'anne' diyememiştik ama en çok o anneydi ve şimdiyse anneanneliği hak ediyordu.
"Güzeller güzeli teyzesi..." Yağız'ın sesiyle gözlerimi ona çevirdim. Kapının biraz gerisinde durmuş, bekliyordu. "Önden buyurun..." diye ekledi.
Ona gülümserken başımı salladım ve ilerleyip odadan çıktım. Arkamdan geliyorlarken bu sırada Yağız, Umut'la bir ağızmış gibi konuşarak bana sesleniyordu. "Teyzesi, seni öpemedik. Hasret kaldık. Yok mu bir yanak, burun, dudak?"
"Dudu." dedi Umut Ege. Ona gülerken adımlarımı yavaşlattım ve arkama döndüm. Karşımdalardı.
"Aslanım, yanlış sulardasın." dedi Yağız. Kafasını kaldırıp Umut Ege'ye bakmaya çalışıyordu ama omuzlarında olduğu için yüzünü göremezdi tabii. "Seni severim ama herkes yerini bilirse iyi olur." diye ekledi.
Yağız'ın sözlerine gülmemek için kendimi tutarken sahte bir ciddiyetle boğazımı temizledim. Yanıma ulaşmışlardı. "Yeğenimle bolca hasret giderdik. Gideremeyenler düşünsün." dedim, ellerimi iki yana açıp.
"Düşünürüz." dedi Yağız ve ben daha ne olduğunu anlayamadan yanağımdan öpüverdi.
Beklemediğim bu ani hareketle kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken hafifçe gülüyordum da. "Yavaş!" dedim. Uyarımı hiç mi hiç duymamış gibi yaparak bu defa diğer yanağımdan öptü. "Yağız!" dedim sanki hoşuma gitmemiş gibi ama pek tabii öyle düşünmüyordum.
"Umut'un henüz konuşmayı sökememiş olmasından yararlanıyorum. Yoksa cidden hasretinden yanıp kül olacaktım." dedikten sonra gözleri dudaklarıma indi. "Gerçi kolay kolay dinmez bu hasret. Yanımda olsan da seni özlüyorum."