maviyemorkala

Kasım 27'

maviyemorkala

Sevgili mona
          Geçmişe dönüp baktığımda seninle ilgili ne kadar da az parça bulabiliyorum
          Birkaç fotoğraf, birkaç yer ve birkaç insan sadece
          Sanki gelip geçmiş gibi çabucak ve ben tutamamışım gibi 
          Elbisemin eteğinde vişne çürüğü bir leke gibi
          Uğraşsam da çıkaramayacağım
          Bana çocukluğuma dair şeyler anımsatıyorsun
          Seni düşündükçe karnıma garip bir sancı giriyor
          Biz farklı yollardan geldik ve bir bankta birlikte oturduk
          Ben hiç kalkmayacaktım oradan
          Sen de öyle
          Birbirimize böyle bir söz vermiştik
          Şimdi bakınca görüyorum ki ikimiz de orada değiliz artık
          Ne kadar dönmek istesek de dönemeyiz 
          Tıpkı okuldan eve dönerken yaptığımız gibi
          Bir süre birlikte yürüyüp sonra farklı yollara saptık
          Yine de özlüyorum
          O dönemlere ait bir heyecan olurdu içimde 
          Hala hayatımda insanlar var ve girip çıkıyorlar ama aynı şeyi bulamıyorum
          Sanıyorum ki bulamayacağım da
          Bence insan yaş aldıkça çöküyor kendi içine doğru
          Mütemadiyen süren bir yasın içinde yuvarlanıp duruyor
          Bende öyle oldu yani
          Eskiden her şeyim vardı da şimdi bir hiçliğin ortasında kalmışım gibi bir his bu
          Bayram sabahları erken kalkmıyorum mesela
          Uyumadan önce hayal kurmuyorum
          Yolda zıplayarak da yürümüyormuşum artık annem söyledi
          Biri ölmüş de ben matemdeymişim gibi 
          Sanki renkler üzerimde soluyor
          Gülüşüm kendime sahte geliyor
          Öyle can da atmıyorum artık doğum günlerini beklerken
          Mesela bu kasım göğsümde bir öküz ile gezinip durdum
          Sanki nefes alamadım

maviyemorkala

Bence artık kasımlar daha soluk daha kasvetli daha hüzünlü
            İnsan ne yapacağını bilemiyor
            Bugün de bana sanki bilmediğim bir yerde arabadan indirilmişim öyle yolun ortasında bırakılmışım gibi çaresiz hissettiyor
            Nereye gittiğini bilmediğim bir yolda umutsuzca yürüyor gibi
            Eskiden bu ürkütücü gelmezdi 
            Bilinmezlik keyifliydi
            Şimdi içinde boğuluyor gibi hissediyorum 
            Birkaç kere buluştuğumuz o banka döndüm
            Biri insan kendini kaybedince onu en tanıyana gider demişti
            Seni orada bulamadım 
            Sonra bankı ateşe verdim
            Aslında sadece büyüdük mona
            Ne sen gönüllüydün buna ne de ben
            Açgözlü bir şekilde seni hayatımın sonuna kadar yanımda tutmayı istedim
            Galiba bazen bırakabilmek de gerekiyor
            Ben seni özgür bıraktım işin özü
            Git kendini bulabil diye tıpkı merdümgirizdeki gibi
            Sen de beni aynı şekilde
            Düşündüm ve gerçek arkadaşlar böyle yapar gibi geldi
            Ben senin boğulduğun bir yer olmak istemedim
            Kaçmaya çalıştığın veya uyum sağlamak zorunda kaldığın bir yer olmak istemedim
            İstediğin zaman özgürce kapıyı çarpıp git istedim
            Sonra da dön 
            Şimdi herkes kendi evine dönüyor
            İyi ki doğdun Mona
Reply

maviyemorkala

Sevdiğin birine veda ettiğinde, artık büyüdüğün kasabaya da çocukluğuna da veda ediyorsun.
          Öyle ki, hâlâ gelemiyorum çocukluğumu eskittiğim o kasabaya.
          İçimi sonsuz bir huzursuzluk kaplıyor ne zaman buna dair bir şeyler söylense.
          İçimde bir şeyler kopup gitti ben ne kadar çabaladıysam da tutamadım.
          Tahmin etmezdim, o yüzdendir ki uzunca bir süre kavrayamadım.
          Raf ömrü dolmuştu.
          Bazı sözler verilip tutulmamıştı.
          Birileri bir yerlerde sürekli yüzüstü bırakılıyordu.
          Kızgınlığım, öfkem görülmemekten korkan bir çocuğun karanlıkta bırakılmasına karşıydı.
          Ama şimdi anlıyorum.
          Silindi bu yüzden sitemlerim de, öfke ve hayal kırıklığı dolu cümlelerim de.
          Belli ki bir suçlu yoktu.
          Bizi bir araya getiren sebepler, aynı şekilde ayırıyordu yollarımızı.
          Öyle, üstüne varılmaya gerek yoktu.
          Büyüyorduk.
          Büyümek her zaman doğru orantılı genişlemek demek de değildi.
          Bazen insan büyüdükçe alanı küçülür ya da alanı değişirdi.
          Bu da böyle bir şeydi.
          Kulak pamuğunun son kullanma tarihi geçmişti işte o kadar.