Konuşmaya yeteneği olmayan bir insanım. Ya kalemin ucuna düşer içimdekiler, ya da klavyenin hevesle basılmayı bekleyen tuşlarına değer parmaklarım. Yazarım. Yazamadıkça sıkılır, içimdeki sıkıntıyı söküp atmak isterim, ama en fazla gözyaşları halinde dökülür düşüncelerim. Sevinçlerimi, üzüntülerimi, hayal kırıklıklarımı, başarılarımı, umutsuzluklarımı, heyecanlarımı yazarım, ama bunları söylemeye gelince sanki dili yeni açılmış 1 yaşındaki çocuk gibi susarım.
Paylaşırım. Yazdıklarımı okuyan insanların satırları takip eden gözlerini izlemeyi severim çünkü.
Sevdiğime yazarım ben hep. Çünkü dilim varmaz söylemeye hissettiklerimi. Yazmaktan başka türlü süzülemez ki içimdeki çağlayan, dalgalar halinde dudaklarımdan. Korkarım çünkü karıştırırım ben kelimeleri, güvenim yoktur kendime öyle çoğu insan gibi.
Ee belki de bir baykuşun bilgeliğine, küçük bir çocuğun hevesine, gözleri avına saldırmayı beklerken dikkat kesilmiş bir kaplan hırsına, bir filozof düşüncesine, Mecnunun dillere destan sevdasına yaraşır bir şekilde yazmıyorum ama ne fark eder ki? Ben paylaşıyorum. Eleştirilmeyi, beğenilmeyi seviyorum. Daha ne olsun?
- İstanbul
- JoinedSeptember 19, 2014
Sign up to join the largest storytelling community
or
Story by melikedurmaz
- 1 Published Story
Üçgen
1.8K
128
10
Biri sevgiye muhtaç gizemli bir yakışıklı, öteki ise zengin ve istediğini elde eden bir çapkın. Defne'nin kal...
#76 in üveykardeş
See all rankings