Boğazım darmaduman, gençlik ateşi gözlerimden fırlıyor. Öfkeyi damarlarımdan verilen bir uyuşturucu gibi kullanıyorum çünkü yalnız o zaman gözyaşlarımı saklayabiliyorum. Yalnız öfke beni koruyup kollar, bu omuzlar sarsılır fakat eller asla zemine tutunmaz. Çığlıklar boğazımda dallarını büyütürler ve bir hanahaki laneti gibi beni öldürürler. Boğazımı delip geçen dalları kırmaya çalışınca da sanki kendi kemiklerimi kırar gibi bir acı yaşarım, bakarım ki bu dallar beni ayakta tutan kemiklerimdir.