mentaliica

Ben bir ara savcılı bi' taekook fanfiction yazmaya başlamışım, kurguyu harcamaya kıyamadım. Devam vakti

mentaliica

Yalnız unutma ki hiç bir erkek yüreği 32 yaşında benimki gibi denizden kocaman bir sevgiyle delikanlılığını bir an bile kaybetmeden çarpmamıştır. Ben hiçbir şey olmayabilirim, hatta şairliğim bile bir yıldız parıltısı olabilir, fakat muhakkak ki, bir şeyim, aşığım, dolu dizgin, uçsuz bucaksız aşık...Her şeyime sitem edebilir, her tarafımı inkar edebilirsin, fakat aşıklığımı asla. Sevmenin bütün merdivenlerini ayak ayak yükselerek geçtim, şimdi başım doğan güneşlerin kızıltısı içinde yanan göklerdedir. Yüreğim kocaman bir su yığını gibi ve onun aynasında yalnız senin başın var.
          
          Bütün bunların böyle olduğunu bilirsin, fakat sen bir kere daha işitmekten, ben bir kere daha tekrarlamaktan zevk alırız. Aşığız çünkü, aşığız...

kanatropin

"Jeongguk." diyorum, kısık sesimle. Dinlediğini belirten bir mırıldanma sunuyor bana. "Gözlerine yıldızları sığdırdığını düşünüyorum çoğu zaman ama bazen öyle derin oluyor ki okyanuslara benzetiyorum. Nasıl gözlerin var senin?"
          
          Yutkunuyor, büyülenmişçesine onu izlemeye devam ediyorum. Benim efsunkâr aşkım.
          
          "Sanırım." diyorum. "Sanırım yakamoz var gözlerinde senin. Yıldızı bol bir gecenin yakamozu."
          
          Beni öpüyor. Derin bir nefes alıyor dudaklarımda dinlenirken, kaşlarını çattığını görüyorum, çelişkili gibi. Jeongguk, beni öperken kendiyle çelişiyor.
          dalgın ölü.