Geçen ve gelen her gün, doğacak bir güneş var gökyüzünde..
Her dakika, her saniye bir zaman dilimini daha geride bırakıyoruz..
Kalbimiz, aklımız ve o çok güvendiğimiz duygularımız sürüklüyor bizi..
Uçuruma doğru attığımız her adım bir kalp atışı kaybı oluyor kaderimizde..
Yine baştan ama en baştan başlamak istiyoruz yeni güne..
Bazen oluyor nefes alamıyoruz bazen de oluyor nefesimizden nefret ediyoruz..
En büyük kayıplar, körü körüne inandığımız gerçekleri sarsıyor ve kayboluyoruz..
Kaybettiklerimizin arasında kazanıyoruz ölmek için savaşarak..
Çok korkuyoruz, ağlıyoruz ama sinsice gülüyoruz..
Biz biz mi oluyoruz?
Kayıp şeytan, ikiz karanlık,siyah aydınlık ya da kara kalp mi oluyor sözlük anlamımız?
İnsanların nezdinde..
Biz ölü mü oluyoruz?
Biz ne oluyoruz biliyor musun?
Hayallerine hayat diyen bir Ölüm,
Ruhunu şeytana satan bir Ecel,
Karanlığında kaybolmuş bir Savaş,
Zamanda uçmuş bir Rüzgar,
Aydınlıkta dans eden bir Ateş,
Sıcak çöldeki bir damla Su,
Rengi beyaz olan bir Kara,
Ruhunun katili bir Çiçek,
Yaşamayı unutmuş bir Panter,
Eli kanlı bir Kaplan,
Geçmişini saklamış bir Gök,
Morluklarında adı yazan bir Deniz..
Ve bütün kaderi değiştirecek,
Oyuncuları baştan belirleyecek,
Dünyayı tersine çevirecek,
Gerçek mi hayal mi çizecek
Bir Toprağın bir Yağmuruyuz biz..
Yağmur ve Toprak..
Bu bir intikam hikayesi, aşk romanı ve mantık dünyası.