biliyo musun açıklama kısmını görünce kendi doğum hikayem aklıma geliyo. Benim dayım doktor ve açıkçası, şuan onun ve annemin sayesinde hayattayım, hayatta olduğuma sevineyim mi üzüleyim mi onu da pek bilmiyorum ama neyse ne sonuçta zamanı geri alamayız, kurtulmuşum bi kere, yapacak bişey yok, yaşayıp gidicez işte her kes gibi.
Aslında doktorlarım beni öldürmek istemişler, çünkü anneme zarar veriyomuşum. Ama annem istememiş ölmemi. Ve hastaneden kaçmış. Soğuk bi günmüş o gün. Annem sokakta üşümüş dayımı beklerken. Bazen düşünüyorum da, acaba annemin benim için donmasını hak ediyor muyum ki ben? Sonra işte dayım gelmiş falan. Sonra dayım bizi kemdi çalıştığı hastaneye götürmüş, o bir doğum uzmanı değil, bu yüzden ameliyatıma katılamazmış. Ama katılan tüm doktorlara hem benim hem annemin sağ çıkmalı olduğunu söylemiş. Ameliyat 2 saat sürmüş. Ve ben doğmuşum. Ama insan tabi düşünmeden edemiyo, keşke annem ve dayım izin verselermiş de, ölseydim diye. Yine de bu düşünceye kapılmamalı olduğumu düşünüyorum. Kendimi sevmeli olduğumu düşünüyorum. Ama sevemiyorum. Anneme layık olmadığımı düşünüyorum. Benimle hiç bir zaman gurur duyamayacağını düşünüyorum. Onun için gerçek bir hayal kırıklığı olduğunu düşünüyorum. Ama o yine de sevuyor beni. Ben sevilecek biri miyim ki? Sinirlendiğimde annemi üzüyorum ve ben bundan nefret ediyorum. Annemi üzdüğümde kendimi öldürmek istiyorum adeta. O mükemmel bir kadən, mükemmel bir anne. O hayatını bana adadı ve bir de bana bak. Hep onu üzüyorum, aslında bunu istemiyorum, ama bi şekilde benim yüzümden üzülüyor hep. Benim gibi evlat mı olur be? Umarım kimsenin anneminki gibi bir çocuğu olmaz. İstediğim tek şey onun yüzünün gülmesi. Benim yüzümden ya da başka bişey yüzünden. Hiç fark etmez. Yeter ki, gülümsesin ve çektiği eziyet som bulsun. Bunu gerçekten istiyorum. Hayatını sevmesini gerçekten istiyorum. Allahtan ölüm değil, mutluluk, huzur dilemesini istiyorum ve bunun için her gün dua ediyorum.
Ah neyse ne. Sanırım birazcık fazla konuştum