metruh

Umut verip bir insanı sanki onu seviyormuş gibi davranmak sana hiç vicdanını sorgulatmadı mı?

metruh

O günün gecesinde ben hıçkırarak ağlarken rahatça uyuyan da sendin halbuki.
Rispondi

metruh

Bana vicdandan bahsettin, vicdanım sızlıyor dedin.
Rispondi

metruh

Umut verip bir insanı sanki onu seviyormuş gibi davranmak sana hiç vicdanını sorgulatmadı mı?

metruh

O günün gecesinde ben hıçkırarak ağlarken rahatça uyuyan da sendin halbuki.
Rispondi

metruh

Bana vicdandan bahsettin, vicdanım sızlıyor dedin.
Rispondi

metruh

sonra, sustuk ve vazgeçtik işte.
          vazgeçtiklerimizle kaldık.
          belki dağıldık, balkon önü çiçeklerine döndük.
          ama,
          vazgeçtiklerimizle kaldık.
          ya da vazgeçilenler arasında kalmaya olan alıșıklıklarımızla.
          her neyse. ne türlü olması zaten pek de mühim değil zâtımda.
          nasıl olsa araya 'vazgeçme eylemi' girdi.
          ikimiz de bu eylemi gerçekleștirdi.
          birimiz seve seve,
          diğerimiz öle öle.

metruh

bugünün ikinci paketindeki on dokuzuncu sigara dalındayım. kaldırım kenarında oturmuş olan kara kedi, hüzne bulanmış olduğu zehir rengindeki gözlerini gezdiriyor etrafında, görebiliyorum. çentik hâlindeki göz bebeklerinde acının saflığı var gibi. birini veyahut birilerini arıyor sanki. iki sivri kulağının arasını şefkatle, sevgiyle okşayarak birilerini bulma umudunda herhâl. oysaki daha yirmi sekiz dakika önce evsiz, üstü başı yırtık, saçları dağınık, teninde kara kara isleri bulunan, gözlerinde acının saltanat kurduğu belli olan bir kız çocuğu gelip de bu kara kediyi sevmek isterken, kara kedi bu kız çocuğundan kaçmıştı. korkuyla tıslamıș, zehir rengindeki gözlerine tehditi yerleştirmişti. kız çocuğu da kimsenin yanında sürekli istenmiyormuș da bu duruma alışıkmıș gibi duruyordu. yine de gözlerinde bir acı daha yeşermiști. 

metruh

hep gereklilik kipinden konuşup durmak da yetmiyor. iflah olmaz bir döngüye girmek gibi bir şey bu. ne kadar konuşsan, ne kadar sussan da insan sadece anlamak istediğini anlıyor. ama konuşmak da zorundayız. konuşmazsak, sen sussan, ben sussam, biz sussak, siz sussanız daha beterleri olacak gibi.
            
            velhâsıl kelâmım, bugünün ikinci paketindeki on dokuzuncu sigara da tıpkı yirmincisi gibi kül oldu. 
Rispondi

metruh

kız çocuğu eğer ki insanlar tarafından hor görülen olmasaydı, pis zihniyetlilerin ellerinde kalmasaydı, çocukken yaşlı olmak zorunda olmasaydı, gözleri mutlulukla gülümseseydi... 
Rispondi

metruh

onları bu hâle getirenler kesinlikle hayat değil, insanlardı. insanlar eğer ki hayvanlara zalimce davranmasalardı, suçu olmayan, onları gerçekten sevmek isteyenlerden kacmazlar, gözlerine tehditler yerleştirmezler ve sonrasında içlerindeki şefkat, sevgi duyma hislerini bastırmak zorunda olmazlardı. 
Rispondi