OTUZ İKİ
*
Bana bilmiş bir bakış atıp sırıttı. "Eğer bir şey yapmış olsaydım şu an konuşmak yerine yalvarıyor olurdun bebeğim." Hemen ardından göz kırptı. Kanım kaynamaya başladı. Üniformalı hali başkaydı da sivil kıyafetlerle bile bu kadar dehşet görünmesi zihnimi bulandırıyordu.
Ona, seksi bir bakış atıp saçlarımı geri öteledim. Boynum açığa çıkarken başımı yana eğdim. Gözleri önce boynuma daha sonra gerdanıma düştü. "Yalvardığımı hatırlamıyorum."
Sandalyesinde öne kaydı. Sıcak parmaklarını bacaklarımın iç kısmında hissettim. Ağır ağır kadınlığıma ilerlerken "Hafızanı tazelemeliyim. Cihangir lütfen, boşalt beni, lütfen, diye evi başımıza yıktığını sanırım unuttun." diye söylendi. Elimde tuttuğum çatalı sıktım.
Kadınlığıma ulaştığında kaşları havalandı. Ona gülümserken dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirdim.
"İç çamaşırı giymedin mi?" derken sesi boğuklaşmıştı. Bir an duraksayan parmakları tekrar harekete geçti. İki parmağını aniden içime ittiğinde sırtım yay gibi gerildi. Kesik bir nefes dudaklarımdan düşerken dilimi ısırıyordum.
"Hoşuna gitti mi?" dedim şehvetli bir ses tonuyla. Sanırım kahvaltı yapamayacaktık.
Tehlikeli bir kıvrılmayla güldü. Parmaklarını hızlı hareketlerle içime sokup çıkarmaya başladı. Masanın kenarını bilinçsizce kavradım. Diğer elim her hareketinde vuran zevk yüzünden ağzımın üzerine kapandı. Ağzımın içine hapsettim kısık inlemelerimi. Bir gözüm kapıdaydı.
"Seni o sandalyeyle bütünleşene kadar sikeceğim." Tüm o edepsiz konuşmaları öyle hoşuma gidiyordu ki. "İçine her girişimde ağlayacaksın. Duvarlarını öyle bir zorlayacağım ki sikimin büyüklüğüyle tüm bedenin titreyecek." Bir parmağını daha içime ittiğinde çığlık atmamak için dudaklarımı ısırdım. Üç parmağının yarattığı doluluk hissi duvarlarımı zorluyordu. "İçinden her çıkışımda sik beni diye yalvaracaksın." Beni parmaklarıyla sikmesi sözleriyle birleştiğinde aldığım zevk öyle yoğundu ki gözlerim kayıyordu. Dizlerim titriyordu.