mezarliktanfarksizim

her şey olmanı bugün daha iyi anladım. yanımda hem çocuk gibiydin hem de sanki yıllarca acıların içinde kalmış bi adam. başını dizlerime koyuyorsun, saçlarını okşamam için. sonra kafanı arkaya yatırıp gözlerimin en derinine bakıyorsun bir şeyler anlatmak ister gibi. gözlerini kapatıyorsun sonra yüzünün her ayrıntısına dokunuyorum ezberlemek için. kirpiklerine gidiyor ellerim saatler sürecek olsa da saymak istiyorum. buz gibi ellerim var benim, kolay kolay ısınmaz bilirsin bunu. ellerimi avuçlarının arasına alır sımsıkı tutarsın. avuçlarının arasında erir giderdi sanki ellerim. çok yara açtın bende ve tek merhem de sendin. bi giderdin mevsimler sonra geri gelirdin. ama geldiğinde de en güzel mevsimi yaşardım. sımsıkı sarılırdın kemiklerimi kıracakmışçasına. gülüşün var bir de bi tek bana mı güzel gelirdi yoksa hep böyle miydi anlamış değilim. gözlerini anlatmama gerek yok herhalde, aklımdan hiç gitmiyor, silinmiyor hafızamdan. kokunu bile unutmuştum bilemiyorum aylarca hasret kaldığım için de öyle geliyor olabilir. kalbini çıkarıp yerine beni koydun. ben senin için atıyodum. senin yaşaman için, nefes alman için, gülmen için. bazen düşünüyorum ya bi terslik olursa diye. ya kader planlarımızdan çok farklı planlar yaptıysa bizim için. ne olucak o zaman? unutucak mıyım seni? vazgeçmek zorunda mı kalıcam? bu düşünce nefessiz kalmama sebebiyet veriyor. tüm yaralarımı tek tek kapatmaya başladın. aylardır kabuk tutmayan yaralarım çok kısa bi zamanda çiçek açmaya başladı sayende. o çiçekleri hiç soldurma olur mu? onları sensiz bırakma. 
          	seni tahmin edebileceğinden katbekat daha fazla seviyorum.

mezarliktanfarksizim

iyi geceler küçük sevgilim..
Reply

mezarliktanfarksizim

her şey olmanı bugün daha iyi anladım. yanımda hem çocuk gibiydin hem de sanki yıllarca acıların içinde kalmış bi adam. başını dizlerime koyuyorsun, saçlarını okşamam için. sonra kafanı arkaya yatırıp gözlerimin en derinine bakıyorsun bir şeyler anlatmak ister gibi. gözlerini kapatıyorsun sonra yüzünün her ayrıntısına dokunuyorum ezberlemek için. kirpiklerine gidiyor ellerim saatler sürecek olsa da saymak istiyorum. buz gibi ellerim var benim, kolay kolay ısınmaz bilirsin bunu. ellerimi avuçlarının arasına alır sımsıkı tutarsın. avuçlarının arasında erir giderdi sanki ellerim. çok yara açtın bende ve tek merhem de sendin. bi giderdin mevsimler sonra geri gelirdin. ama geldiğinde de en güzel mevsimi yaşardım. sımsıkı sarılırdın kemiklerimi kıracakmışçasına. gülüşün var bir de bi tek bana mı güzel gelirdi yoksa hep böyle miydi anlamış değilim. gözlerini anlatmama gerek yok herhalde, aklımdan hiç gitmiyor, silinmiyor hafızamdan. kokunu bile unutmuştum bilemiyorum aylarca hasret kaldığım için de öyle geliyor olabilir. kalbini çıkarıp yerine beni koydun. ben senin için atıyodum. senin yaşaman için, nefes alman için, gülmen için. bazen düşünüyorum ya bi terslik olursa diye. ya kader planlarımızdan çok farklı planlar yaptıysa bizim için. ne olucak o zaman? unutucak mıyım seni? vazgeçmek zorunda mı kalıcam? bu düşünce nefessiz kalmama sebebiyet veriyor. tüm yaralarımı tek tek kapatmaya başladın. aylardır kabuk tutmayan yaralarım çok kısa bi zamanda çiçek açmaya başladı sayende. o çiçekleri hiç soldurma olur mu? onları sensiz bırakma. 
          seni tahmin edebileceğinden katbekat daha fazla seviyorum.

mezarliktanfarksizim

iyi geceler küçük sevgilim..
Reply

mezarliktanfarksizim

ben hep aynı çocuk olarak kalacağım. canım çok yanınca gideceğim banyoya önce kapının arkasına oturacağım dizlerimi karnıma kadar çekerek. orada biraz ağladıktan sonra ayağa kalkıp aynadaki sanki en sevdiği oyuncağını kaybetmişcesine ağlayan küçük kız çocuğuna bakacağım sonra da üstümdekileri çıkarıp bedenimdeki yaralara. kimisi hâlâ kanayan, kimisi kabuk tutan, kimisi ise sadece iz olarak kalan yaralarıma. tekrar döneceğim ağladığım köşeye tenim buz gibi duvara değdiğinde değil o yaraların sebepleri aklıma gelince üşüyeceğim. en sonunda gözlerimi sımsıkı kapatıp başımı yukarı kaldıracağım, bunların geçeceğine dair olan inancımı korumak için. tanrım, beni görüyorsun biliyorum. lütfen, lütfen bu gece yalnız bırakma beni. güvenip sığınabileceğim bir sen kaldın.

mezarliktanfarksizim

bazen çok düşünüyorum. tüm bu olanlar neden benim başıma geldi diye. neden bazı insanların hayatı çok güzel, acısız geçiyor diye. sonra kendi kendime her seferinde olduğu gibi tekrarlıyorum aynı kelimeleri. ‘herkes kaldıramazdı çünkü. iyi ki de benim başıma geldi’ diye. çok değerli birisi bana hep seni sen yapan şeyler yaraların. onları sev derdi, çok da haklıydı aslında. onlar olmasaydı ben şimdi bu hâlde olamazdım. belki hâlâ güçsüz bir kız çocuğu gibi kalırdım ortada, beklerdim beni kıracakları zamanı. insanlara çabuk güvenirdim, herkesi kendim gibi sanardım belki de. iyi ki diyorum şimdi. iyi ki yaşamışım hepsini. acı büyütür insanı çünkü. acı dayanıklı kılar kalbini.

mezarliktanfarksizim

bugün 1. yılımız sevgilim. bugün bizim günümüz. kalbime girişinin yıldönümü bugün.
          çok hızlı ve birbirimizden uzakta geçti biliyorum. hatta çok az gördük birbirimizi bu süreçte. ama sen hep benimleydin, hep kalbimin en güzel yerindeydin. seni kalbimde sakladım. seni kendime sakladım ben.
          hep bekledim biliyor musun? her gidişinde geleceğin günü bekledim. sen ne kadar gittiysen ben bi o kadar bekledim. seni içimde yaşadım. her ne yapıyorsam sanki seninle yapıyormuşum gibi yaptım. beraber güldük, ağladık, büyüdük. bazı geceler hayalinle uyudum. hayalinin yerinde senin olmanı çok isterdim ama elden ne gelir ki? eğer yanında olabileceğim sadece bir gün olsaydı o gün bugün olurdu. bu 24 saati seninle geçirmek için pek çok şeyden vazgeçebilirim. ama bugün de yanında olamıyorum, tıpkı diğer günler gibi. seni her gün görebilmeyi öyle çok istiyorum ki.. uyanınca gördüğüm ilk insan olmanı, kendimi uykunun kollarına bırakırken kulaklarımı dolduran son sesin senin sesin olmasını, seninle yaşamayı ve daha birçok şeyi. ama bunlar olmasa da olur. en azından 5 dakika da olsa görebileyim. o da yeter bana. doyamam biliyorum ama 7 ay görmeyince bu da yetiyor insana.
          seni ilk gördüğüm ânı hiç unutamıyorum. seninle olan tüm ilklerim aklıma kazınmış sanki. ilk göz göze gelişimizi, sesini ilk duyduğum ânı, ilk sarılışımızı, beni ilk öpüşünü, ilk gülüşlerimizi, gözyaşlarımı silişini sonra ona gidişini ve daha nicelerini.. hiç unutamıyorum ben. ne kadar yaksam da seni hatırlatan her şeyi, kalbime söz dinletemiyorum sanırım.

mezarliktanfarksizim

defalarca öldürdüm içimde biliyor musun? ama her seferinde ben öldüm. halledebilirim diye düşündüm hep. ama halledemedim. nereye gitsem geldin benimle. ben seni geçmişte bırakamadım. sonra dayanamadım tekrar aldım seni kalbimin en güzel yerine, senin yerine. şimdi tekrar geldin, hayatımdasın. hem de eskisinden daha da güzel her şey. ne kadar şükretsem az, ben hep bu günleri beklemiştim. umarım hep böyle devam eder. uzakta da olsan yanımda olursun. tüm zorlukların üstesinden beraber geliriz. eskiden sana hep "dayan, az kaldı" derdim. şimdi sen söyleyip duruyorsun. tek korkum ne biliyor musun? bana güneşin tekrar doğabileceğini gösterdikten sonra gitmen. ne şekilde olur bilemem ama deli gibi korkuyorum seni kaybetmekten. lütfen hiç gitme; bırakma bizi, hayallerimizi.
            ah benim bahar kokulu sevgilim, ne çok özledim seni bir bilsen. buraya yazdıklarımı sana söyleyebilmeyi çok isterdim. ben senden uzaktayken yanlış insanlar dokundu mu benim bakmaya kıyamadığım yüzüne? şimdi burada, yanımda olsan oturur saatlerce izlerdim seni. sesimi çıkarmadan, belki nefes bile almadan izlerdim. gülüşünü görmeyi de çok özledim, o çok sevdiğim gözlerine bakmayı, ellerini tuttukça güçlü hissetmeyi... eğer bilseydim böyle olacağını, seni çok nadir görebileceğimi bir saniye bile kaçırmazdım gözlerimi. sımsıkı tutardım ellerini hep. sana doyana kadar sarılır, öperdim. çünkü çok zormuş dudaklarına yine dokunamadan yaşamak. 
            senin olmadığın zamanlarda hayatımda hiçbir şey değişmemişti. yine seni düşünmekten yapamıyordum çoğu şeyi. sesin hiç gitmiyordu kulaklarımdan. sanki hep sesleniyordun bana. şimdi gelsen, tüm geçmişimizi unutsak yeni bir sayfa açsak. yine çok uzattım değil mi :')  söylemek istediklerim çok kısa aslında. başımıza ne gelirse gelsin, sen ne yaparsan yap ben kalbime söz dinletemeyip seni affedeceğim. çünkü sevmek bu olsa gerek. canına kıyamadığını korumak için küle dönmek. seni seviyorum T, milyon yıl sonra da seveceğim.
Reply

mezarliktanfarksizim

Günler gerçekten bu kadar çabuk mu geçiyor? Her şeyin bir göz açıp kapamayla son bulması.. Ne bileyim yani doya doya yaşarım sanmıştım seni. Şimdi baktığımda senden, bizden geriye sadece birkaç şarkı, birkaç gülüşlerimiz ve yakılmış eşyaların kaldığını görmek, oldukça acıtıyor aslında. 
          Bazen içimden "gerçek miydi acaba?" diyorum. Aslında bakarsan fotoğrafları, mektupları ve seni hatırlatan diğer her şeyi yakmamın sebebi de bu. Unuttum hissine kapılmak istemem. Sanki öyle geçecekmiş gibi gelmişti bir an. Bu fikrin aklımda oluşmasıyla apar topar eve gitmiştim. Bizi hatırlatacak her şeyi bir çantanın içine koyup çıktım evden. Nereye gideceğimi de bilmiyordum oysaki. Ayaklarım kendiliğinden ilerledi eski bir evin arka bahçesine. Merdivenlerden iniyordum arka bahçeye ulaşmak için. Başım döndü biraz. Olduğum yerde durdum birkaç saniye ve gözlerimi kapattım, keşke kapatmasaydım. Seni unutmak için gidiyordum o arka bahçeye ama neden gözlerimi kapatmamla geçmişe gittim?

mezarliktanfarksizim

Oranın hemen hemen her gün önünden geçiyor olmak aklıma getirmiyor seni eskisi gibi. Halbuki zaten küllerimden doğuşumdan sonra uzun bir süre gelmedin aklıma. Ta ki o gece sesini duyana kadar. Bana, beni sevdiğini söylemiştin neredesin o zaman? Neden tutmadın sözlerini? Neden bırakıp gittin? Daha fazla uzatmayacağım, uzun lafın kısası sevgilim, sen benim hatırlamak istemediğim geçmişimsin.
Reply

mezarliktanfarksizim

Bundan uzun zaman önce bir ilkbahar sabahı merdivenlerden hızlı hızlı iniyordum sana yetişebilmek için. Sonra birden arkanı döndün ve kollarını belime dolayıp kucağına aldın. Etrafında dönmeye başladın, senden duymayı en çok özlediğim o  iki kelimeyi söyleyerek. Seni seviyorum diye diye etrafında döndün. Ayaklarım yere değdiğinde de küçük bir öpücük kondurmuştun dudağımın kenarına. Bu düşünceleri daha fazla hatırlamamak için gözlerimi hızlıca açıp başımı iki yana salladım. Sonra diğer basamakları da inip çantamdan çıkarttım her şeyi. Tek tek koydum zemine. En sona bizim fotoğraflarımızın kalması acıtmıştı biraz. Çakmağı cebimden çıkarıp bir kağıdı tutuşturdum. Hepsinin tek tek yanıyor olması her geçen saniye biraz daha unutmamı ve biraz daha yanmamı sağlıyordu. Bir sigara yaktım sonra yanışımızın, kül oluşumuzun şerefine. Sigaram bittiğinde her şeyin kül olduğunu gördüm. Ben de kül olmuştum o gün. Yakmıştım geçmişimi. Dudaklarıma gelen o tuzlu suyu hissettiğim an ağladığımı fark ettim. Gözyaşlarımı silmiştim çünkü orada bıraktığım küller ben değildim. Ben gözyaşlarımı sildiğim an tekrar doğmuştum. Ayağa kalkıp çantamı sırtıma taktım hemen. Hızlı hızlı terk ettim orayı. Eve doğru ilerledim.
Reply