minkeile

"mantığım hislerimi haklı bulurken kalbime söz geçirebilecek miyim ki?" meğer ne zormuş kalbime söz geçirebilmek, ne zormuş senden vazgeçebilmek meğer ne zormuş ki seni unutmaya çalışmak. midemin kelebeklenmesi, yüzümün pembeleşmesi, suratımdan hiç eksik olmayan o gülümseme, gözlerimiz buluştuğunda vücuduma yayılan o sıcaklık ve dahası... söylesene ne yaptın sen bana böyle nedir beni sana bağlayan nedir beni bu hale getiren, bunun sonu nereye varacak? midemdeki kelebekler uçuşmaya devam mı edecek yoksa onları kusacak mıyım?

minkeile

"mantığım hislerimi haklı bulurken kalbime söz geçirebilecek miyim ki?" meğer ne zormuş kalbime söz geçirebilmek, ne zormuş senden vazgeçebilmek meğer ne zormuş ki seni unutmaya çalışmak. midemin kelebeklenmesi, yüzümün pembeleşmesi, suratımdan hiç eksik olmayan o gülümseme, gözlerimiz buluştuğunda vücuduma yayılan o sıcaklık ve dahası... söylesene ne yaptın sen bana böyle nedir beni sana bağlayan nedir beni bu hale getiren, bunun sonu nereye varacak? midemdeki kelebekler uçuşmaya devam mı edecek yoksa onları kusacak mıyım?

minkeile

seni tanımamın üzerinden iki buçuk yılı aşkın süre geçti. canlılığını hiçbir zaman yitirmemiş duygularım ve ben beraberiz hâlâ. inanır mısın ben de buna anlam veremiyorum bir yanım karşılık alacağımı söylerken bir yanım da tam tersini söylüyor ama duygularım hala capcanlı benden hiç gitmediler. sana neden bu kadar düşkünüm duygularım neden hâlâ benimle bilmiyorum daha doğrusu bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğim onu da bilmiyorum. bildiğim iki şey varsa biri sadakatim öteki benden hiç gitmeyen duygularım~

minkeile

bilmiyorum neden. neden vazgeçemiyorum ki senden? seni her gördüğümde kafamı karıştırmayı nasıl beceriyorsun? tam unuttum derken seni gördüğüm ilk anda içimde kelebeklerin uçuşmasını nasıl sağlıyorsun? niye, vazgeçilmez misin ki sen? bazen korkuyorum, bu bir takıntı mı yoksa içimde kalmışlık mı? inan aklımı o kadar güzel karıştırıyorsun ki doğru olanı yanlış olandan ayırt edemiyorum buna bir dur diyemiyorum, belki de demek istemiyorum. hangi vakit vazgeçilmezim oldun ki sen? gülüşün ne vakit içimi ısıtır oldu, bakışın ne vakit içimi eritir oldu? söylesene ne yaptın sen bana böyle?

minkeile

buraya uğramayalı oldu galiba biraz. ne vakit dertlensem gelip içimi döküyorum bazen. can sıkıntım geçince de siliveriyorum işte. biraz içimi dökmek istedim sadece ne de olsa kimse okumayacak bu satırları görünmez olmak bazen işe yarıyor işte. üç yıldır hazırlandığım ve emek verdiğim sınavı başarıyla geçtim, okul kazandım ve bir gün önce kayıt oldum. tatlı heyecanın yanı sıra içimi de bir korku sarmıyor değil. üniversite hakkında herkesin bir bildiği var, herkesin bir anısı var iyi ya da kötü. yakında ben de onlardan biri olacağım, anlatacak ya da kendime saklayacak iyi kötü bir sürü anı biriktireceğim. buraya yazmak istememin asıl sebebi ise tekrar ve tekrar hüsrana uğrayıp yüzüstü bırakılmam. akademik olarak bakarsak eğer şans şükür olsun ki benimle beraber ama insan ilişkilerinde ne yazık ki şans beni yalnız bıraktı. eski ben olsa hatanın kendisinde olduğunu düşünüp, vicdan yapıp gönül alma çabalarına başlamıştı ama ben ne eski benim ne de düşünceler eski düşüncelerim. ben sadece yoruldum ve şu an kocaman bir duygusal boşluktayım. dışarıdan bakıldığında herkes mutlu olduğumu ve hayatımı yaşadığımı asla da yalnız olmadığımı söylüyor, düşünüyor. ama bir bilseler içimde neler biriktirdiğimi, nelerle mücadele ettiğimi.. yazmak isteyip de yazamadım çok şey olsa da görünmezlik de bir yere kadar işte. bir büyüğünüz, küçüğünüz ya da akranınız olarak size bir tavsiyede bulunmak isterim. her şeyden, herkesten önce kendinizi düşünün, biraz bencil olun. hayatınızın merkezine bir başkasını değil kendinizi koyun.  unutmayın ki kendiniz için biraz da olsa bencil olmanın kimseye zararı olmaz. dediğim gibi söylemek istediğim çok şey olsa da yazımı burada sonlandırıyorum. buraya kadar geldiğin için teşekkür ederim ♡
          
          

minkeile

Beni derinden yaralayan, boşluğunu her daim hissedeceğim bir hikayenin daha sonuna geldim. Zavallı Lera ve Taehyung, yaşanan onca acıdan sonra mutlu olmayı öylesine çok hak etmiştiniz ki...  Ah Deeper kalp sızım, trajik sonunu göze alarak okumaya cesaret edebilecek miyim ki bir daha seni?