minnierubymina

İlhamımsın.

minnierubymina

HAHAHAHAHAHAHAHHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHHAHAHAHAHAHAHAHAHAHHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHHAHAHAHAHAHAHHAHAHHAHAHAHAHHAHAHAHAHAHAHAHHAHAHAAHAHAHAHAHAHAHHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHHAHAHAHAHAHAHAHAHAHHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHHAHAHAHAHAHAHHAHAHHAHAHAHAHHAHAHAHAHAHAHAHHAHAHAAHAHAHAHAHAHAHHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHA

minnierubymina

Sayfalarca özür dileyebilirdim senden. Lügatımdaki tüm sözcükleri tek bir şeyden af dilemek için kullanabilirdim. Ben bunu yapmaya hazırdım. Kalemime henüz doldurmuş olduğum mürekkebi kağıda değdirmek üzereydim. Sonra anladım ki, yazdığım her cümle uçup gidecekmiş zaten. Yazmayacakmış kalemim. Benim dindirmek için çabaladığım o ateş sönmüş çoktan. Benim bıraktığım elini ise bir başkası tutmuş. Anladım ki, kuracağım cümlelerin hiçbir mânâsı yokmuş. Affedecektin beni, çünkü dinlemeyecektin bile. Çünkü bir önemi yok artık. Ben orada yokum artık.

minnierubymina

Saatler ilerlediğinde, gecenin karanlığı her yanını sarıp sarmaladığında, her daim yanında zannettiğin herkes kabuğuna çekilip seni zihnindeki seslerle baş başa bıraktığında, ve ardından yalancı mutluluk ruhunu usulca terk ettiğinde geriye kalan tek şey ile karşılaştığın an, ağırlaştı mı hislerin?
          
           Geriye acıdan başka ne kalmıştı?
          
          Acı; uçsuz bucaksız, yere göğe sığmayan, başı sonu olmayan, ebedi bir acıdan başka, senden kalan ne vardı?