İçimdeki karmaşa etten oluşan zindanın duvarlarına vurmaya devam ediyor.
"Salın beni" diyerek haykırıyor mahzenin sahibine. Mahzen sahibi bunu duyuyor ancak tepki veremiyor. Düşünüyor usul usul, ne yapsam diyerekten kendini kahrediyor. Hâlbuki bulabilse çıkış yolunu rahatlayacak, sonsuz bir sakinliğe kavuşacak ama o, öyle sanıyor. Aklının, kalbinin karmaşası hayat ile yaptığı gizli anlaşmayı sürdürecek ve daha da mahvedecek onu.
Gözlerinden tenini dağlayarak akan yaşlar eşlik ediyor, sessizliğin verdiği sükûnet ile oturuyor. Kalbinde saklanan benliği haykırmaya devam ediyor, aklı ise daha farklı şeyler fısıldıyor zihnine. Fırtına iyice şiddetlenerek devam ediyor.
"Yazık, yazık kızım sana!" diyor asıl benliği. Devam ediyor sözlerine "Sen bu fırtınadan kurtulacağını sanmak ile en büyük hatayı işliyorsun." dedi ve gür bir kahkaha saldı ortama. "Sen değişmek için çabalayadur, ben ise keyfini çıkarayım bu filmin. Sonunda yine benim dediğim yola döneceksin sonuçta. Unutma bu sözleri, aklına kazı."
Aynadaki yansımasının yüzüne vurduğu sözler ile bir hıçkırık kaçtı boğazından. Canı acısa bile yapacağı bir şey yoktu. Kavradığı kabullenmişlik ile ağlamaya devam etti genç kız.
Hayallerine veda mı edecekti, yoksa ayağa kalkıp daha güçlü bir adım mı atacaktı? Verdiği iç mücadelesini kim kazanacaktı? Meçhul gerçekler ile bakakaldı, aynadaki kendine. Oradakinin yüzünde güçlü bir gülüş vardı.
"Acaba bende onun gibi olacak mıyım?" dedi kendi kendine.