Ben bir adam sevdim. Sesinde taşıyordu yorgunluğunu. Kimseler görmemişti, kimseler sorgulamamış, göz ucuyla dahi bakmamıştı çökmüş omuzlarına. İnsanların mühim işleri vardı, insanlar anlık mutluluklar uğruna harcıyorlardı tüm zamanlarını. Kimsenin kimseye ayıracak bir bağı yoktu. Herkes gizli bir sır gibi kendilerine saklıyordu gönül bağlarını.
İnanmaktan noksanlardı..
Bir adam sevdim ben, telefonun bir ucundan nefes alışıyla tanıdığım. Kalbinin yorgunluğunu avuçlarımın içinde hissettim, öyle şefkatli, öyle sabırlı ve öyle hisli yaklaştığım güzel bakışlarına. Attığı adımların derinliği, içi yanarken yüzüne vuran o kış serinliği, uykulu gözlerindeki mağrurluğu...
Kalabalıklar ortasındaki yalnızlığını, bir Uygar Doğanay türküsüne saklamasını duygularını, bağlandığını gördükçe kaçtığı, kimselerin görmediği, belki kendinin dahi bilmediği o küçük mütevazi kabuğunu..
Her şeyini hissettiğim bir adam sevdim ben O adam ki pırıl pırıl göz bebekleri. Herkesten gizlediği göz bebeklerinde saklardı beni.
O adam ki, gezegeni taşırdı gözlerinde, bilmezdi.
Bir ağlasa iç yangını alır başını giderdi günler geceler boyu. Bir anlık tebessüm etse, kaçardı kara bulutlar içimden. Sesiyle gülerdi dünyanın tüm acı yanlarına..
İ.G.