"Dur,şu pencereden süzülen ışık da ne?
Evet,orası doğu,sen de güneşi!
Yüksele ey güneş,öldür şu kıskanç ayı,
Bak nasılda sararıp soluvermiş tanrıça kederden
Sen ondan çok daha güzelsin diye.
Kıskandığı için vazgeç ona bağlılıktan,
Sayrılı ve toydur bakirelik giysisi.
Soytarılar giyer bunları ancak
Sen çıkar bu giysileri,at üzerinden.
Kadınım benim,ah benim sevgilim bu!
Ne olur ah,bilseydi benim sevgilim olduğunu!
Konuşuyor,ama bir şey de demiyor;
Ne çıkar anlatıyor gözleriyle
Karşılık vereceğim bende!
Amma da yüzsüzüm,konuştuğu ben değilim ki.
Tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi,
Yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan:
Biz dönünceye dek siz parıldayın,diye.
Gözleri gökte olsaydı,yıldızlarda onun yüzünde;
Utandırırdı yıldızları yanaklarının parlaklığı,
Gün ışığının kandili utandırdığı gibi tıpkı.
Öyle parlak bir ışık çağlayanı olurdu ki gözleri gökte,
Gece bitti sanarak kuşlar cıvıldaşırdı."