3 bölümden alıntı
Efendim baba
-Nerdesin? Ne işin varsa hemen bırak eve gel!
Soğuk ve bir o kadar ilgisiz sesini duyduğumda içim burkuldu. Yine hayal kırıklığı yaşamıştım... Kimbilir daha kaç binlerce yaşayacaktım.
-Bişey mi oldu baba?
Sesinin çaresiz çıkmasına artık alışık olduğumdan umursamadım bile. Babamın memnuniyetsizliğini görmesemde hissediyordum. Çünkü alışıktım benimle konuşurken bir hiçmmişim gibi tavırlar sergilmesinden.
-Azra beni sinirlendirmek istemezsin değil mi kızım? Şimdi hemen eve gel ve hazırlığını yap! Alp oğlum daha erken geldiğinden seninle bugün buluşmak istedi... Oldu mu bu kadar açıklama
Söylediklerini sindirmeye çalıştım... bugün benim için zaten yorucu içen şimdi onunla buluşmak. Bir kez daha konuşmak istedim. Ne zamandır dudaklarımdan bir türlü çıkamayan o üç kelimeyi söylemek istedim 'baba ben istemiyorum' demek istedim. Ama babama olan zaafımdan onu benden kilometrelerce daha uzağa götüreceğinden yine ve yine her zaman yaptığım gibi o sihirli sözlükleri yuttum.
-Peki baba... Geliyorum yarım saate
Sana daha kaç defa demem gerek çocuksu şeyler giymekten vazgeç! Sen artık bir genç kızsın ve yarın nişanlın geldiğinde bir çocukla değil 1 ay sonra evleneceği kadınla görüşecek"
Uyarıcı bir dille söylerken Azze'nin mavisi gözlerinde yaşlar birikmişti bile. Evet Azze babası tarafından rızasının bile alınmadan tanımadığı bilmediği bir adamla üç ay önce sözlemişti ve genç kız hayır bile diyemiyordu. Ve Azze'nin doğum gününün sabahında düğünü olacaktı. Azze içinden 'hayır ben yarın o adamla görüşmek istemiyorum' demek istesede babasının gözlerine bakınca sadece
"Peki ba baba bundan böyle daha dikkatli giyinerim sen merak etme."
Sana daha kaç defa demem gerek Azze... çocukça hareketleri bırak. Düşüp bir yerini kıracan... durduk yere başıma iş açma lanet kız!"
Genç kız babasının hangi kelimelerine kırılsın bilemedi. Çocukça harekete mi yoksa lanet kıza mı? Ama her zaman yaptığı gibi yine sustu. Diyemedi 'baba ben daha 17 yaşındayım... ben zaten küçüğüm'
Yine yine hep yaptığı gibi babasına burukça gülümsedi ve özür diledi. Azze evden çıkarken takip edildiğinden habersizce bir taksiye atladı ve gideceği yerin adresini söyleyip kafasını cama yasladı ve gözlerini kapatıp Demir beyi düşündü.
.... ...
Bir gökyüzü kadar uzaktın sen bana
Bir gökyüzü kadar soğuktun... Bir gökyüzü kadar da gaddardın sen bana
Ama ben herşeye rağmen sana seni seviyorum dedim. Sana senin için tüm yaşanmışlıkları silerim dedim. Ama sen... Ama sen beni bunca zaman bir kukla gibi elinde oynattın. Bir maşa gibi kullandın.