"Bir yerde okuduğuma göre, Nazım Hikmet hep beyaz pantolonlar giyermiş. Bu tamamiyle zevk sahibi olmasıyla da alakalı olabilir tabi ama onunki ilham geldiği anda dizelerini geçirecek kağıt kalem bulamazsam endişesiymiş. Dizelerini pantolonları üzerine yazar, eve gidince geçirirmiş defterine. Yalan haberdir belki de. Bilemem. Yazarlar için söylenir böyle şeyler hep. Mehmet Akif'in bir gece aniden aklına gelen dizeyi yatağının hemen yanındaki duvara kazıması gibi. Benim çıkardığım ders, bir şiir, bir duvardan önemlidir. Akif'in çıkarması gereken ders ise yatmadan başucuna kalem kağıt koyması gerektiğiydi. Yaptı mı bilmiyorum. Büyük ihtimalle yapmamıştır. Büyük hikayeler anlatmak için, dizeyi duvara kazımak gibi büyük hadiseler gerek bize. Kimse Mehmet Akif'in bu olaydan ders çıkarıp bir sonraki gece başucuna kalem kağıt koymasıyla ilgilenmez. Ya da Nazım'ın pantolonlarını kirletmemek için yanında defter taşımaya başladığını düşünün. Onu ilgi çekici yapan şey pantolonların kurşun kalem lekeleriyle dolu olmasıdır. Defter sıradandır. Mehmet Akif'in dizelerinin meziyeti bir önceki geceye aittir."