"Ne olmuştu, ne vardı da ağlıyordum? Yemek yiyecektik, beni sen uyandır demişti günâhkar, kıpırdamıyordu. Öptüğü dudaklarımın ardında bir çığlık yeşeriyordu, yuttum, çiğnedim onu. Usulca sordum Orenda'ya. ' üşümüş mü? ' dedim, gözlerime baktı, bir eli yatağa yaslıydı, çekse dayanaksız kalacaktı, düşecekti. ' üşümüş.' "
......
" ' Orenda, uyandır aşığımı. Uyandır, yemek yiyecek, uyandır!' Yalvarırım.. Ne olur, ne olur uyandır! Dayanamam, Orenda, dayanamam... Neden üşüyor?' "
......
"Tanrıma bağırdım. ' Affet, affet, canıma kıyarım, düşmem bir daha ateşe, bir daha elim değmez eline, affet! Ne olur, nefes ver ona. Ölüm benim hakkım, nefes ver günahıma! Yeminim olsun, Tanrım, bir kez olsun öpmeyeceğim dudaklarından, ne olursun, üşümesin.... Senin azabının hak edeni bu aciz kulundan başkası değil, uyansın... Aç, yemek yiyecek... Ne olur...."
~ Sinner