nazirenur13

ağlamak için gözden yaş mı akmalı 

nazirenur13

bende bir hastalik var. tanisini ben koydum. karsimdaki insanin karakterine burunme hastaligi. insanlar beni benimsesin daha dogrusu sevsin diye karsimdaki insanin karakterini saniyeler icerisinde analiz edip onlarin karakterini giyiyorum. bir nevi ben karsimdakinin aynasi oluyorum. kendisini bende goruyor. ayni seyleri paylastigimiz icin mutlu oluyor kendinden bir parca buluyor. ya diyor benjm gibi insan varmis kendimle arkadas olmus gibi hissediyorum felan filan diyor kendi kendine. uuzldugunde veya mutlu oldugumda knu tanidim icin kendine soylemem istefiklerini yuzune karsi soyluyorum ve bom. artik yakiniz. yavas yavas alisiyor bana ve arkads oluyoruz. samimi olmaya basliyoruz ve ben yanlikla ufaktan kendi yuzume gostermeye basliyorum, sen boyle degildin diyorlar. degistin, bu sen degilsin, tanidigim insan degilsin diyorlar. 
          beni tanimiyorlar ki. onlara beni tanimasina izin verdigim kadar tanisiyoruz o da zaten karsimdaki insanin  duygu ve hareketleri oluyor genelde.degismedim de sadece arada kendim oluyoruma arada ve bu seni rahatsiz ediyor.

nazirenur13

gerçekten kosulsuz sevgi diye bir durum var mı. her ne olursa olsun karsisindakini dinleyen ve anlayan insanlar var mı. hayatın karmakarışıkligi içerisinde birbini dusunen birbirlerinin değerlerini bildikleri icin tartışmadan kaçinan insanlar gerçekten var mı. kitaplarda okuduğumuz, ben filmlerde-dizilerde izlediğimiz kurgular sadece kurgudan ibaret değil mi.

nazirenur13

Bir kurt gibi dolaştım karanlık ormanlarda,
          Gölgeler arasında kayboldum, umarsızca.
          Gözlerimde yansıyan, geçmişin acı izleri,
          Bir hayalet gibi izledi adımlarımı.
          
          Ay ışığında parlayan keskin bıçaklar,
          Gökyüzünde yankılanan acı bir çığlık.
          Ruhumun derinliklerinde yankılanan,
          Kaybolmuş anılar, kırık dökük hayaller.
          
          Ölümün soğuk nefesi ensede hissedilir,
          Gölgeler arasında dans eden hayaletler