nevazahire

İhtiyacın olduğunda koşacağın biri yok Züleyha, sesin titrerken aracağın kimse yok.

Bebzunek

Pora rozpocząć kolejny zbiór wierszy pod tytułem "Ostatnia Prosta". Mam nadzieję, że się przyjmie. Początkowo miał to być zbiór bardziej związany z teatrem, ale ostatecznie zdecydowałem, że pójdzie w innym kierunku i nazwałem go "Ostatnia Prosta". Mimo wszystko będzie w nim wiele nawiązań do teatru. 
          Nie ukrywam, że lekko eksperymentuję z formą i sposobem pisania wierszy. Są dość specyficzne i na pewno ciekawe, ale czy polecałbym je każdemu to na pewno nie hahah 
          ** Wiem zajebista reklama, ale cóż można powiedzieć ze reklama nie wykręciła na zakręcie i teraz ma swoją ostatnią prostą  
          https://www.wattpad.com/story/375643376-ostatnia-prosta

nevazahire

adım yok. yaşım yok. kimliğim yok. sevdiğim herhangi bir şey yok. benim bu hayatta hiçbir yerim yok. yapmış olduğum her şey o ana mahsus. çünkü benim hayatımda hatırlamaya değer hiçbir şey yok. bu evrende bir soru işareti olması gerekiyorsa o ben olurdum. dengesizliğimle, çelişkilerimle, cevabı olmayan sorularımla ve ortada soru bile olmadan verilmiş yanıtlarımla hiç olurdum.

nevazahire

Son trendi bu geçen. Bundan da inmedi. Artık yatsam iyi olacak. Sabaha karşı içimi soğutan o kavak sesleriyle uyanacağım nasıl olsa. Pencerenin önüne oturup, yola bakacağım. Belki yarın da gelmeyecek, öbür gün de. Bekleyeceğim. Odamın loşluğunda uğuldayan kavak sesleri olmasa, beklemeye daha kolay dayanırım belki, yollara bakmaktan korkmam. Yıllardır deliksiz uyku nedir, bilmiyorum. Hep gelişini duyar gibi oluyorum. Fırlıyorum yatağımdan, geldi galiba diyorum. Salona bakıyorum, yok. Odasına bakıyorum, yok. Portmantonun önünde ayakkabıları, kanepenin üzerinde ceketi yok. Bütün ışıkları yakıyorum. Ellerim, ayaklarım soğuyor, üşüyorum. Ev aydınlık olunca, "Gelmeyecek! Gelmeyecek1" der gibi uğuldayan kavak seslerini duymuyorum. İlk tren karanlıkta geçiyor. Yorgun, uykulu yolcular oturuyorlar içinde, onlara bakıyorum. hava yavaş yavaş aydınlanıyor, ikinci tren geçiyor. Sonra üçüncü, dördüncü...

nevazahire

Mansur gelmiyor. Bütün trenleri tanıyorum, devamlı gidip gelen yolcularla göz aşinalığımız var. Uzun yol trenleri evimi sarsa sarsa geçiyorlar. Az ilerideki istasyonda gürültüyle durunca, kalbim de durucak gibi oluyor. Uzun zaman gözümü evime uzanan yoldan ayıramıyorum.
Reply

nevazahire

Geç kaldığın her durak için hayattan senin adına özür dilerim. Kalbim oyuldu sana gelmiştim, elim incindi sana, çocuk gibi ve yardıma aç gelmiştim. Şefkatten gözleri dolan yaşlı bir kadın gibi. Hâlâ dik taşıyabildiği göğsünü çok ağrıtan bir kadın gibi, dövüldüğü sokağa çok üzgünüm ama alışmış bir kedi gibi. Tüm dövülmüş kedilerden ve ters dönmüş kaplumbağalardan hayat adına özür dilerim. Sen gidince ne oldu bilmiyorum. Sen gelmeyince parkın taşları yosunlandı, yolumuzu bulmak için takip ettiğimiz karıncaların üstüne bastım. Çok acelem var artık, üstelik yolumu da kaybettim. Muhteşem hatalar yaptım sonra her akşam omzuma pansuman. Nereye gitmeye çalışıyorsam oradan uzaklaştım. Neredeyim bilmiyorum ama bir yerde bir toprakta boy verdim.  Hayatta kaldığımiçin kendime teşekkür ederim. Ağrısı hiç dinmeyen bu evden, artık duvarları bile sızlayan, bir cumartesi cinnetiyle burada herkes mutsuzluktan geberiyor diye imzamı attığımbu evden, bir çıkıp gitsem diye kapısına baktığım ama her akşam koşarak geldiğim bu evden, nefret ettiğim ama hep özlediğim bu evden nasıl yaralandığımı kimseye anlatamadım. 

nevazahire

Elimde iğne ve iple koşturup durduğumda neyi dikmeye çalıştığımı ben de artık unuttum. Başka yerlerde başka hayatlarda başka evlerin bambaşka kokularında yükselmeyen seslerinde dağılmayan odalarında kırıldım. Ben soluma dönüp kırılırım sanıyordum. Soluma döndüm kırıldım, sağıma döndüm kırıldım, otururken öyle, yürürken bile. Rüya görürken kırılır mı insan mutsuzluğuna? Orada bile kırıldım. O kokuyu nasıl unutacağım, o odadan nasıl çıkacağım, o şarkıyı bir daha nasıl dinleyeceğim, kahverengi halı üstünde bağdaş kurup ağlamazken bile nasıl nasıl ağladığımı kime anlatacağım? Kimse bana borçlu kalamaz ben herkesin borcunu kendime ödedim. Şimdi bunların hepsini aynaya bakarak söylerim. Çok kırık ve cesur,  ama kırık hâlâ çok cesur. Bu dünyada çok güzel pansumanlar yaptım. Kendimden özür dilerim. Kendime teşekkür ederim.
Reply