nevazahire

Bu münferit vaka başlı başına facia.

nevazahire

Hüma, ben çürüyorum. Kesif bir koku sarıyor içimi. O kadar uzun zamandır mutsuzum ki mutsuzluk içimde küflendi. Hayır ve lütfen, bana hiçbir şey söyleme. Avutulmak istemiyorum. Sana bunları, bir simyager olarak yazıyorum. Yaşamak beni tam olarak ne zaman bitirecek merak ediyorum. Istırabın bir haddi var mı? Kuş öldükten sonra hatırdaki uçuşun bir anlamı kalır mı? Cevap verme, her şeyin havada asılı kalmasına çoktan alıştım. Artık dikkatim hiç dağılmıyor Hüma. Dizleri çıkmış pijamaya, bayat bir pizzaya, asidi kaçmış kolaya benziyorum ve buna gülemiyorum. Gülünce kime benzediğimi unuttum. Kendime bile benzemiyorum şimdilerde. Ben böyle uyanınca, devam eden kabuslarımla şu yaşımdan bas baya geçemiyorum. Kürek çekmekten kollarım kopuyor, akıntıya teslim olsam da bu su hiçbir denize dökülmüyor. Hüma sen dualara benziyorsun. Yaşlı gözlere. Üzerinde seher kokusu var. Hortumlar, girdaplar, tufanlar ortasında. Vahşi hayvanların ağzında. Kan gövdeyi götürürken muharebe meydanında. Her durumda her koşulda. İsmini söyleyince bir çocuk ağlayarak uyanıyor içimde. Dik tuttuğuma bakma kuyruğumu. Ben çok yoruldum. Sana bu mektubu evet bir simyager olarak, ve fakat hakikatte en çok bunun için yazıyorum.

nevazahire

Tuğba Karademir.
Reply

nevazahire

Ne mi yapacağım bundan sonra?Ayak izlerimi silmek için sana gelen yolları tersinden yürüyeceğim önce.  Şiir okumayacağım bir süre. Hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim. Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu, bir gül ağacının dibine dökeceğim. Yeni bir yanlışlık yapmamak için telefonlara çıkmayacağım. Ardı kuş resimli aynalar arayacağım mahalle pazarlarında gençliğimi anımsamak için. Emekli kahvehanelerinde yaşlılarla konuşarak, sonumu görmeye çalışacağım.

nevazahire

Şükrü Erbaş. 
Reply

nevazahire

Senin korkuların benim inceliğimi.
Reply

nevazahire

Ne yapacağımı sanıyorsun ki? Tenin tenime bu kadar sinmişken, ömrüm azala azala akarken önümde, gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken. Senin korkularını, benim inceliğimi doldurup yüreğime bıraktığın boşluğu yonta yonta binlerce heykelini yapacağım.
Reply

nevazahire

Adını söylemeden geçemediğim gecelerden birindeyim. Ne kadar zaman oldu bilmiyorum, ama her şey senden sonra durmuş gibi. Saatler ilerliyor, ben kalıyorum. Herkes bir yerlere yetişiyor, ben sana yetişemiyorum. Bazen rüyamda görürüm diye erken uyurum, bazen uykudan kaçarım, yine seni görmemek için. Her şeyin geçtiğini söylüyorlar İbrahim, geçmedi. Sadece sustum öylece.

nevazahire

Şimdi herkes gidiyor, ben yine burada aynı şarkının aynı yerindeyim. adını anmadan, adını her şeyde duyarak.
Reply

nevazahire

Biliyor musun, bazen biri kahkahayla güldüğünde dönüp bakıyorum belki sensin diye. Değil, kimse senin gibi gülmüyor, kimse senin gibi susmuyor. Senden kalan hiçbir şey kalmadı gibi ama yine de her şey senmiş gibi davranıyorum. Geçsin diye dua ettim, unutayım diye içtim, anlayım diye yazdım. Hiçbirinde olmadın İbrahim.
Reply

nevazahire

Bugün seni çok sevdiğimi unutmak için başkasının yüzüne bakıp durdum. Çok hızlı koştuğum için yetişemedim, keşke biraz düşseydim. Sırtımdaki oyuğun evim olduğunu biliyordun, keşke bilmeseydin.

nevazahire

Bi bok anlamadım yani. Yaşamak böyle bir şeymiş.  Anladım, hep anlarım yemin ederim. Bugün de beni çok sevmeni unutmak için anladım.
Reply

nevazahire

Bizimde böyle bir balkonumuz vardı cümlesinin içinden ellerin havada geçmese. Bugün seni çok sevdiğimi unutmak için bi cümle beni kendi ipimden aldı. Yakamı düzeltti, ayakkabılarımı bağladı, sonra denize attı beni.
Reply

nevazahire

Var mı lügatınızda vicdanın bir anlamı?

nevazahire

Hangi kelimeniz, hangi ağızda hala mahcup?
Reply

nevazahire

Var mı lügatınızda yalanın bir bedeli?
Reply

nevazahire

Son trendi bu geçen. Bundan da inmedi. Artık yatsam iyi olacak. Sabaha karşı içimi soğutan o kavak sesleriyle uyanacağım nasıl olsa. Pencerenin önüne oturup, yola bakacağım. Belki yarın da gelmeyecek, öbür gün de. Bekleyeceğim. Odamın loşluğunda uğuldayan kavak sesleri olmasa, beklemeye daha kolay dayanırım belki, yollara bakmaktan korkmam. Yıllardır deliksiz uyku nedir, bilmiyorum. Hep gelişini duyar gibi oluyorum. Fırlıyorum yatağımdan, geldi galiba diyorum. Salona bakıyorum, yok. Odasına bakıyorum, yok. Portmantonun önünde ayakkabıları, kanepenin üzerinde ceketi yok. Bütün ışıkları yakıyorum. Ellerim, ayaklarım soğuyor, üşüyorum. Ev aydınlık olunca, "Gelmeyecek! Gelmeyecek1" der gibi uğuldayan kavak seslerini duymuyorum. İlk tren karanlıkta geçiyor. Yorgun, uykulu yolcular oturuyorlar içinde, onlara bakıyorum. hava yavaş yavaş aydınlanıyor, ikinci tren geçiyor. Sonra üçüncü, dördüncü..

nevazahire

Mansur gelmiyor. Bütün trenleri tanıyorum, devamlı gidip gelen yolcularla göz aşinalığımız var. Uzun yol trenleri evimi sarsa sarsa geçiyorlar. Az ilerideki istasyonda gürültüyle durunca, kalbim de duracak gibi oluyor. Uzun zaman gözümü evime uzanan yoldan ayıramıyorum.
Reply

nevazahire

evlerden önce döneceğim hiç kimse yoktu. küçük bir oda da sakin huzurlu bir yaz gibi değil, güneşin tam altında rahatsız edici yapış yapış bir yalnızlık yaşıyordum. kapıları kapatıp ardında bıraktığım herkesi çok özlüyordum. yürüdüğümüz yollarda, oturduğumuz yerlerde karşılaşmaktan korkuyordum. sıkıntı çıkaracak tanıdık şehirlere bir daha hiç dönmedim. üstüne giderek hiçbir şeyi çözemedim, dağlar benden büyükmüş, kabullendim. sessizliğin çıkardığı o gürültünün bir gün beni sağır etmesini bekledim. eğer olduğum yerden hiç kıpırdamadan durursam kimse beni görmez sandım, acı üzerimde birikti. yaygara koparmayı, mutsuz olmayı, dağılmayı, ağlamayı unuttum. yarım aklım, dalgın bakışlarım, kahkalarım ve sürekli üzerime düşen sigara küllerim var. hayır öfkeli değilim. geldiğim yeri hatırlamıyorum ama durduğum yeri çok iyi biliyorum. artık bir şeylerin umurumda olmaması bile umurumda değil.
          aptaldım, bu kadardım, evdeydim.

nevazahire

insan aptal hissedince eve döner.
Reply

nevazahire

"Ayşe, biraz konuşabilir miyiz?

nevazahire

hem de ilk gördüğüm günden beri ayşe. aşk, sosyal bir sorumluluk projesidir lafı rahmetli Ziya babanın iddia ettiği gibi ona ait değil. Benim lafım. Sen Ethem’le evlendiğin gün söylemiştim. Ayşe, tamam, karşılıksız aşklar da güzeldir; ama karşılık bulamadıkça insan, kendinden uzaklaşıyor Ayşe. kalbinin ezilirken çıkarttığı ses kulaklarında çınlıyor. Ayşe…ben bu aşkı olduramazdım. o zaman öldürüyorum. Herkese durumu açıklarım, merak etme. 
            Ayşe ben gidiyorum. hoşça kal. ”
Reply

nevazahire

Ya ne yeri ne zamanı biliyorum ama şiirde de diyor ya:  "siz geniş zamanlar ummuştunuz çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek
            yılların telaşlarda bu kadar çabuk geçeceği aklınıza bile gelmezdi” ama o geniş zamanlar gelmedi Ayşe. o yüzden artık söyleyeyim istedim. Ayşe, ben seni seviyorum…
Reply