Ankara'nın soğuk rüzgarı vurur yüzüne,
Her adım bir pranga, zincir çözülmez gönlüne.
Uzaklarda bir yer, özgürlük fısıldar sessizce,
Kaçsan Ankara'dan, mavilik düşer gözlerine.
Bir keresinde, bu şehirden çıkıp gitmek istediğinize denk gelmiştim. O zamandan beri siyah defterimde yer alan bir yazı bu; şimdiye kısmet oldu paylaşmak seninle.
kaygılı gürültüler arasında sevilmekten korkarken ıssızlaşmış kimseyim. alışkanlıklarım barış sigaralarımdan kopuyor, yaşamı benim sevgi dilimden tüttürüyorum. buna da yaşamayı bilmek diyorum. bu bir veda olacak; sevgi tek kişilik bir vazgeçişti, sevişmek de âşık olamayanların tesellisiydi. ben çok anlam yüklemiştim.
Ankara, bu mevsim biraz sert, rüzgarı ne kadar hırçın olsa da yüreğini sıcak tutmayı unutma. Sokağın her köşesinde soğuk bir yalnızlık yankı bulur, ama içindeki sevda, o gülüşlerin, umutların, her zaman buzları eritir.
anne rahmi, bebeğin kendisini bir bütün olarak güvende hissettiği yerdir. bu simbiyotik ilişkide primer narsizm dediğimiz tamamlanma hissi vardır. bebek, eksiklik duygusuyla ilerleyen zamanlarda annesinin devamı olmadığını öğrenir. primer narsizmden çıkarak tam değil, noksan olduğunu fark eder. aşk, annesiyle yaşadığı o bütün olma duygusunu tekrar yaşayabilme umududur.