nightmarexfire

World i dissappear in you
          	I don't feel like I'm going anywhere with you

nightmarexfire

Siz sanmak bizim karakterimizi okul ve arkadaş çevremiz değiştirmek no no no hundred percent montaigne.

nightmarexfire

Ben bu adam için mi yaşıyorum ya
Balas

nightmarexfire

Fahrenheit 451 geleceğinde sırf bu adamın eserlerini saklamak için hayatımı tehlikeye atarım lan ben
Balas

nightmarexfire

It smells like carrot

nightmarexfire

Supernaturalla kapışıyomuşsunuz öyle bir duyum aldm
Balas

nightmarexfire

Asla tamamen bitirilemeyecekler listesinde başı çekebilirsin biliyor musun tabii twd'den sonra
Balas

nightmarexfire

"Birinden korkunca ondan nefret edersiniz ama boyuna da düşünüp durursunuz onu. Kendi kendinizi aldatırsınız; aslında kötü değildir dersiniz. Ama onu görünce, tıpkı nefes darlığına tutulmuş gibi olursunuz, soluk alamazsınız."
          
          from Lord of the Flies by William Golding

nightmarexfire

"Bu dünyada hâlâ iyi insanlar var." dedi komikti. İnsan nasıl iyi bir mahluk olabilirdi ki? Kendi tanrısına bile ihanet edip kusursuz cennetinden atılmıştı. Nankördü insanlar. Evet, evet. Ne elindekinden memnun olurdu ne de elde ettiğinden. Onun açgözlülüğünü ve maymun iştahlılığını hiçbir şey durduramazdı, durduramadı da zaten.
          "Yanılıyorsun." dedim. Doğrudan yüzüme baktı anlayamadığım bir ifadeyle. "Bu dünyada hâlâ iyilik yapmak isteyen insanlar var."

nightmarexfire

Oturduğumuz banktan ayrılıp da evime geldiğim zaman ne planı düşündüm ne ölümü ne de güveni. Tek düşündüğüm şey onun ne kadar pişman olduğuydu.
            Şimdiye kadar gerçekleştirdiğimiz görevlerin hangisi bize fayda sağlamıştı acaba? Hiçbiri. Silahımızı doğrulttuğumuz, kafasını ezdiğimiz, zehirlediğimiz, suratını dağıttığımız, kolunu-bacağını kırdığımız, nefesini kestiğimiz ademoğullarını düşündüm ve daha birçok şeyi. Ölen anneleri, babaları, oğulları, yavruları, dedeleri, halaları düşündüm. Bana olan bakışları kinle nefretle kızgınlıkla; üzülürcesine yalvarırcasına... Keskin bakışlar, solgun bakışlar, boş bakışlar, kırgın bakışlar...
            Artık yaşamayan bedenleri toprağın altında çürümüş insanları düşündüm. Neden öldüklerini.
            Onu düşündüm. Biliyorum evet onun da öldürmekten sıkıldığını, nefret ettiğini, bıktığını ve en çok da pişmanlığını biliyorum, anlıyorum. Çünkü aynılarını ben de hissediyorum. Çok önceden de hissetmiştim. Ne zamandı acaba? Evet, evet. Bir adamın beynini havaya uçurduğumdaydı. İlk ölümüm ama ilk cinayetim.
Balas

nightmarexfire

Belimdeki silaha baktı. Düşündüğümü düşünüyordu hem de ilk defa. İlk defa şeytan aynı anda beynimize tesir etmişti ama bunun için daha erkendi. Birlikte olan yolumuza ancak başlamıştık. Başındaydık yolun... ve yolumuz oldukça uzundu. Ceketimi silahın üzerine kapattım bunu yapmamla anında yüzü düştü, gözleri karardı. Düşüncelerimi açıkça dile getirmeliydim yoksa bana karşı her an bir güvensizlik duygusunun içinde baş göstermesi olasıydı. "Erken bu karara varmak için. Önce işimiz sonra fikirlerimiz." Kafamı çehresinden sahile doğru çevirdim ve devam ettim. "Bize verilen görevi layıkıyla yerine getirmeliyiz. 'O'nun bize verdiği vazife her şeyden daha önemli. Kendi iç sesimize kulak vermemeliyiz. Aksine kulaklarımızı tıkamalıyız. Biz bile birbirimizin zayıflıklarını bilmemeliyiz ki bundan faydalanamayalım." Suratımı gözlerine çevirdim, beni dikkatle dinlediğine şahit oldum. "Artık bizim devrimiz başlıyor. Bunu da ikimizden başka kimse beceremez. Anlıyor musun beni? Sana bana güvenmeni söyleyemem buna ancak ve ancak sen karar verebilirsin. Yoluna benimle mi yoksa yalnız mı devam edeceğine." Konuşmam bitince kahvemden bir yudum aldım.
            Sakince planı anlatmaya başladı.
Balas

nightmarexfire

Yüzüne yine o manidar çehre oturdu. Gelecek lafını bekledim sabırsızlıkla ancak bunu dışarıya belli etmedim onu önemsediğimi düşünmesini istemiyordum. Son kez gözlerime baktı ciddiyetle. "Haklısın yanıldım ama sen benden daha çok yanılgıya düştün. Biz hâlâ iyilik yapan birilerinin olduğuna inanmak istiyoruz. İnsanın varlığı bile dünyada hatta evrende kötülük doğurdu. Bizler silinsek bu diyarlardan sence de doğa hak ettiği değeri çok geçmeden kazanmaz mı? Bizim verdiğimiz acının ve zararın bir sonu yok. Hatta bizim bir faydamız bile yok ki. Hem de hiçbir şeye. Kendimize bile." diye söylendi. Onun daha önce hiç bu kadar kırıldığını ve sitem ettiğini görmemiştim. Evet, şimdi anlıyordum. O doğru kişiydi benim için. Ben de onun için.
            "Ne bekliyorsun?" dedi. "Zamanı gelmedi mi yaptığımız hataları telafi etmenin? Bu acımıza bir son vermenin."
Balas