nisaguul21

Hayatım boyunca en çok korktuğum şey hep "ya tek başıma minibüse bindiğimde durağı kaçırır da evime geri dönemezsem." Diye hayıflandım. Hâlâ hayıflanıyorum da. 
          	Ama bir yol var ve ben inmem gereken yeri kaçırdım. Araç yokuş aşağı sürecekti, halbuki yokuşun başında ineyim diye kapıları da açmıştı. Gözüm, kalbim öyle kapanmıştı ki açılan kapıyı görmemiştim. Duymuştum da, inip yürümektense o aracın içinde oturmak daha rahat gelmişti bana. Sonra araba sallanmaya başladı. Sallandı,  Sallandı ve beni ne kadar savursabilirse o kadar savurdu, yerden yere vurdu. Sonra ben kırıldım parçalandım arkada ben savrulurken uzun bir süre sonra Araç düzlüğe çıktı. Sağlamdı oysa devam etti yoluna. Bense yol boyunca cebellesip neredeyse ölecek raddeye gelmiştim. 14 Eylül 2022, ölmüştüm... 
          	
          	
          	
          	Yanlış trene bindiğinizde ilk istasyonda inin. Zira mesafe arttıkça, geri dönmenin maliyeti de artacaktır. 
          	                                                       Dostoyevski

nisaguul21

Hayatım boyunca en çok korktuğum şey hep "ya tek başıma minibüse bindiğimde durağı kaçırır da evime geri dönemezsem." Diye hayıflandım. Hâlâ hayıflanıyorum da. 
          Ama bir yol var ve ben inmem gereken yeri kaçırdım. Araç yokuş aşağı sürecekti, halbuki yokuşun başında ineyim diye kapıları da açmıştı. Gözüm, kalbim öyle kapanmıştı ki açılan kapıyı görmemiştim. Duymuştum da, inip yürümektense o aracın içinde oturmak daha rahat gelmişti bana. Sonra araba sallanmaya başladı. Sallandı,  Sallandı ve beni ne kadar savursabilirse o kadar savurdu, yerden yere vurdu. Sonra ben kırıldım parçalandım arkada ben savrulurken uzun bir süre sonra Araç düzlüğe çıktı. Sağlamdı oysa devam etti yoluna. Bense yol boyunca cebellesip neredeyse ölecek raddeye gelmiştim. 14 Eylül 2022, ölmüştüm... 
          
          
          
          Yanlış trene bindiğinizde ilk istasyonda inin. Zira mesafe arttıkça, geri dönmenin maliyeti de artacaktır. 
                                                                 Dostoyevski

nisaguul21

Sen benim içimin nasıl yandığını bilmezsin. Senin hakkinda kurduğum olumsuz cümlelerin aklıma geldiği gibi beynimi nasıl yaktığını, beni nasıl bunalttığını bilmezsin. Seni ne kadar sevdiğimi bilmediğin gibi sen benim hakkımda artık adımdan başka hiçbir şeyden emin olamazsın, bilemezsin. Aklıma her geldiğinde içimde bir yerin boş kaldığını hissettiğimi bilemezsin sen. Sen seni özlemenin  seni unutamamanın, silememenin nasıl bir şey olduğunu ölsen de bilemezsin, sen beni ölsen bile anlayamazsın. Ama şu da var, sen beni ölsen unutamayacaksın. Aklında başkası da olsa en ufak olayda aklına geleceğim ben, unuttum sanacaksin ama unutamayacaksın. Hani demiştim ya içindeki acı benim diye diyeceksin sen de bir şey olduğunda "Ben kime ne yaptım da bunu yaşıyorum acaba?" Diye. Sen bu sorunun cevabının ben olduğunu hep bileceksin de kabullenmeyi gururuna yediremeyeceksin. 

nisaguul21

Biri gelecek biliyorum... o kim? Ne zaman gelecek? Nasıl gelecek bilmiyorum. Ama biliyorum yakında gelecek ve ben kırılıp canıma batan kalbimin parçalarını toplayacağım. Çünkü geçmiş beni fena yormaya başladı. Tükürdüğümü yalamaktan, her seferinde beni sevmeyen biri beni sevmediği için ağladığımda ona sığınmaya çalışmaktan öyle yoruldum ki. Olmadığım biri gibi davranmak, insanlar beni yargılamasın diye susup içime atmak öylesine bitirdi ki beni kaldıramıyorum artık ben bu hayatı, eminim o da beni kaldıramıyor artık. Yarısı ya hayat ya ben kazanacağım ama ikimiz de bitecegiz, sanırım biriminden biri ipin ucunu bırakmalı ve ikimizi de yok etmeli...

nisaguul21

Tamamen gittin şimdi. 1 şubat, saat 2 civarlarında. Ölüm kalım meselesi olmadıkça benimle ilgili tek bir şey bilmek istemedin. Sanırım ölene kadar anlamayacağım, insanların neden sevildikleri yerlerden gittiklerini. Eşit olmalı çünkü sevgi, senin verdiğin kadar o da vermeli. Sonuçta terazinin ağır tarafı her zaman yere çakılır, ben o ağır taraf olmaktan yorulmuştum sevgilim. Yormuştun...

nisaguul21

Kırdığın kalbimi sunuyorum sana şimdi sevgilim. Hiç kimsenin eli değmemişken sunmuştum sana aylar önce, şimdi getirdiğin hâli gör diye sunuyorum sana bu kalbi. Ben bu kalbin ağrısından gecelerce uyuyamadım biliyor musun sevgilim? Bilmezsin, bilemezsin. Belki da bilmek istemezsin. Sen ki gururundan beni bile silmeye boyun eğmiş insansın, bir de geçip kırdığın kalbi onarmak senin onuruna ters kalırdı. Şimdi sana bu yükü yüklemeye çalışmak haksızlık olurdu. Ben de tek başıma hallediyorum sevgilim. Ama şunu istiyorum; sevilmediğin her an kalbin sızladığında elini kalbine koy, orada beni hisset. Çünkü o acı benim sevgilim, hiç düşünmeden boş insanlara sildiğin benim o acı...

nisaguul21

Siz hiç sevdiğinizin sesinden başkasını sevdiğini dinlediniz mi? Ben dinledim mesela, hem de gülerek dalga geçerek falan. Sırf aylar sonra sesini duyabilmek için, sırf birkaç dakika olsun aldığı nefese ortak olabilmek için saaterce anlattığı iki günlük gelip geçici insanları dinledim. Sevdiğini sandığı insanları dinledim. Bu aptallıktı, ve benim hayatım boyunca yaptığım en büyük aptallık da buydu...