nisakhamoon

“ve bir kadın var gözlerinde ne hüzünler dolu sel mavisi,
          	kollarında aşk omuzlarında da huzur kokulu entarisi.”

nisakhamoon

“başka bir göze değdi diye gözlerin, gözlerim seni terk etti. kaldıramadım bir türlü. bir bir eli avucunun içerisine alacaksın diye ellerim seni terk etti. ikna edemedim. sensizlikte seni yaşattığım aşka karışıp hiçlikte sen olduğum ruhum seni terk etti. bir şey diyemedim, dinlemedi, beni de terk etti.”

nisakhamoon

“her şeyin geçmişte kaldığını düşünmek canını yaktı. onun da canı yandı mı bilmiyorsun. uzakta çünkü. sesi de yok, kelimeleri de. 
          
          âşıktınız. birbirinizi öldürdünüz bu yüzden. bütün âşıklar gibi.”

nisakhamoon

“sabah gözlerimi sana açarım.
          akşam, uykularımı senden alırım.
          nereye, ne yana dönsem karşımda mutluluğun o harikulade baş dönmesini bulurum. böyleyken gene de şükretmem halime, hergelelik, açgözlülük eder, seni üzerim. aklıma gelmez ki seni usandırır, sana gına getiririm. sana dert, sana ağırlık, sana sıkıntı olurum. nemsin be? sevgili, dost, yar, arkadaş... hepsi. en çok da en ilk de Leylasın bana. bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın. uçan kuşum, akan suyumsun. seni anlatabilmek seni. ben cehennem çarklarından kurtuldum, üşüyorum kapama gözlerini.”
          

nisakhamoon

“ellerini yüzümde gezdir,
          sil alnımdan yorgunluğu,
          gözlerimin altından
          yaşamak korkusunu al.
          avuçlarından çıkmış bir heykel olsun başım.
          sonra sen de gözlerini kapat,
          bırak, ellerin sessizce düşünsün
          düşüncende yaşamak isterim ben senin:
          bir gün en yalnız saatinde
          parmak uçlarından
          ve avuçlarından
          gelip konuşurum seninle.”