nochguk

Ben o duvarlara çarpa çarpa nasır tuttum, ağlaya ağlaya yosun tuttum.
          	Derin bir nefes alır gibi batıyoruz, yükümüz ağır. 
          	Yeni bir söz söylemek için ölmek mi gerekir? 
          	Hadi bir cesaret sende taşın altına koy elini. Inadına inadına "ulaşmalı onlara" bağır çağır... 

nochguk

Ben o duvarlara çarpa çarpa nasır tuttum, ağlaya ağlaya yosun tuttum.
          Derin bir nefes alır gibi batıyoruz, yükümüz ağır. 
          Yeni bir söz söylemek için ölmek mi gerekir? 
          Hadi bir cesaret sende taşın altına koy elini. Inadına inadına "ulaşmalı onlara" bağır çağır... 

nochguk

Kitap okumayı bilen her insan beni anlayacak diye bir şey yok. Söylenecek veya sarfedilecek çabalarla beraber sözlerin hiçbir anlamı yok. Elimin kirli olduğu yazılarla oturup yazdığım satırları okumaya doyamayan ne çok insan var! Bir de bu kiri göremeyip tozpembe içinde boğuk boğuk yaşayanlar... Ne acınası ve komik duruyorlar. 

nochguk

Her zaman görünmez olmak isterdim, böyle acıtacağını nereden bileyim?

nochguk

@ mybonesandyours  Mon la sauvagerie, ne tatlı iltifatlar ediyorsun! Lâkin pek hak ediyor muyum emin değilim. Zirâ bu çürük bedenin için de insanları sarsan iğrenç bir yaratık var. Sözlerinin çirkinliği, vahşiliği de buradan geliyor. Içten söylüyorum, keşke tutulmasaydınız. Ve yaratıcımdan da yardım istiyorum ki bizi tesadüfen de olsa birgün karşılaştırmasın. Emin olun size zararım dokunacaktır, zehri bile bile kim eline alır? Özür dilerim ama umarım beni o kadar tanımazsınız.
Reply

nochguk

@ inmemoryofourdead  Öyle konuşuyorsunuzki bazen sizin gözünüzle görmek istiyorum kendimi. Şuan makberimden çıkıp sizinle iki fincan ağır kahve içerek koyu bir sohbete dalmak, o sohbette bütün meyhane cayır cayır yansın isterim. Na-ümid bir şekilde karamsarlıklarla dolu heybetli yaraların ağrıdığı bu gönülde sizlerin düşüncelerini ağırlamak ne uçuk bir zevk! Diliyorumki bu çığlıkların korkunçluğunda sizlere şifa olacak bir aşevi bulursunuz. Size her daim konuşmak isterim mon la sauvagerie. 
Reply

nochguk

@ inmemoryofourdead  Vahşetim, adından daha da vahşettir. Büyük görünen yaralarımın altında gizlenen asıl yaralar daha can yakıyor. Satırlarım bu durumu ise hiç çekinmeden aktarıyor. Bazen ufalanıyorum, bazen savruluyorum, bazen ise sadece boşveriyorum. Ve bunların her birini ise yazılarıma hiç çekinmeden damgalıyorum. Canını yakıyorsa bu tam da istediğim olay. Insan canının yandığı noktayla gün içerisinde "güçlü gözükmeliyim" cümlesi altında ilgilenmiyor. O yaralar büyüyor. Umarım acıyı ben yazarken, sen de okurken en derinden hissederiz. Bu hoşnut duymayacağın bir olay ise şimdiden üzgünüm. 

nochguk

@ inmemoryofourdead  Dilerim ki, sizlere en büyük ve samimiyet içeren bir teselli olur, o eksikler eskisinden daha sağlam bir şekilde doldurulur. Ansızın karşılaştığın bu satırlar ne korkunç satırlar, umarım cümlelerim altında yatan iblisler canını daha az yakar. Vahşetime hoşgeldin, melek. 

nochguk

Bugün senin için özel bir gün. 
          
          Sana gelip tebrik etmeyi ne çok isterdim... 
          Ama sen dedin, gelmene gerek yok, diye. Bak sözünü dinledim, seni üzmemek için! 
          
          Bazen aklımda dolanıyor, o en büyük soru. Suallerimin arasında seni arzuluyor. Ellerin belimde olsun istiyorum, kalbin tam kalbimin üzerine denk gelsin ki birbirlerine bağlı olduklarını anlasınlar. 
          
          Gözlerini istiyorum; oyarak çıkarmak ve uzun yıllarca onları saklamak. Ama parlaklığı azalıyor, ben senin ışıltını özlüyorum. 
          Sahip çıkamadığım o güzelim ışığını çok özlüyorum. 
          
          Orada benden başka kutlayan var mı? 
          Vardır, değil mi? Ben kimim ki? 
          
          Güya buraya senden bir anı bırakmak için gelmiştim. Ama dedim ya, kalemim köreldi benim. Düşüncelerim Personne adlı gemime savruldu ve limandan kovuldu. Çoğusu gitti, anlatamayacaklarım kaldı. Bunu yapmamın sebebi ise gittikçe bu konudan nefret etmen olacaktı, ki olduda! 
          
          0.1

nochguk

Hayatında her zaman huzurla adım at. Eğer ki beni düşünerek kalbini nefret dolduruyorsan boşver beni. Nefretine ihtiyacım kalmadı. Ama ne olursun, hayatında her zaman mutlu ol. Her zaman sağlıklı ve iyi ol. Aşamayacağın şeyler de derin bir nefes al ve öğrenmeden gerçeği, asla hareket dahi etme. Uzun süre otur dizlerinin üstünde. Hem dinlenmiş olursun bu sayede. Omuzlarında ki ağırlık bir nevi yere değer ve hafifletir gücünü. Ben olsam bir ucundan tutardım...
            
            Bana gelirsek ise, merak etme, dilediğin olacak. Sensiz mutlu dahi olmayacağım, 
            Hep seni düşünerek meşgul olacağım,
            Kalbim kendini sıkacak, sen yoksun diye...
            Saçlarımı taramayacağım, bir daha fotoğraflara o bakışları atmayacağım. Kendime not olsun, senden sonra tekrar eski Nar'a geri döneceğim. Masumiyetimi satacak, o hatalarla dolu olan Nar'ı sarıp sarmalayacağım. Senin yapmanı beklediğim şeyi, doya doya, sıkıla sıkıla yapacağım. 
            
            
            Sözcüklerimin tükendiği paragraftayım. Ayrılık vaktinin geldiğini söylediğin, o paragrafı okurken hissettiğim his ile benzer özellikleri taşıyan. Solonun kenarında gördüm seni, maskemin ve şarabın verdiği etkiyle göremedin beni. Son kez koyuyorum kulağımı kalbine, son kez öpüyorum dudaklarından. Vak vak ağacının zehrini tadıyorum yavaşça ve cennetten kovuluyorum. 
            
            Seni de çok seviyorum, söylemeyi unutmuşum... 
            
            06.10
            
            0.3
Reply

nochguk

@ nochguk  Sahip çıkamadığım üç dört gün seni benden kopardı. Sana gerçeği açık açık söyleyemediğim için özür dilerim; saatin kac olduğunu unuttuğum için, son kez kollarında seni doya doya öpemediğim için.
            
            Bugün yas günüm. Siyahlarım üzerimde, her zaman ki gibi... oysa ne çok isterdim. Üstümdeyken beni beğendiğin kırmızı kazağımı giymeyi. 
            
            Sen şimdi neredeyse bir yetişkinsin. Artık hastalandığında tek başına da olsa hastaneye gidebilirsin, oysa ben seni sabahtan akşama öpmek isterdim, sevgimle sıcacık bırakmak...
            
            Bir önemi kalmadı değil mi? Bir sebebiyeti kalmadı. Belki istediğin bu değildir ama istediğini bu gece verdim aslında sana. Sadece engelliydim hayatına karşı. Sana ulaşmadı galiba... Olsun güzelim, senin güzelliğini hatırladığımda gayet iyiyim.
            
            Son olarak, söylemek istediğim bir şey var:
            
            Ben başaracağım. Sürekli ayağa kalkacak ve heryer de seni arayacağım. Ayaklarım beni sana koşturacak. Olur ya, belki yanına gelirim. Odanın kapısında dikilirim. Ismini söyler, ben geldim, derim. Sonrasını hayal edemiyorum iter misin, çeker misin?..
            
            0.2
Reply

nochguk

Bu gece, gecenin durmak bilmeyen saatlerinde seninle bir sohbete girmek isterdim. Iğrenç zihniyetim bunu sarsmadan seni uzun uzun dinlemek isterdim. Anlatmayı da çok isterdim zirâ sana güvenmiştim! 
          
          Sadakat, diyorum. 
          O varya,
          gerçekten bende çok güçlüdür. 
          Sebebiyetini öğrenip de gitmeni çok isterdim.
          
          Bie kalbim var meselâ...
          Insanların duymayı beceremedikleri, 
          Kişiliğim lanet olası kırılgan ve naif kalpli.
          Sebebiyetini öğrenip de gitmeni çok isterdim. 
          
          Bazen gitmemeni de çok isterdim.
          Hayatım boyunca hayatım olmanı...
          Kaldırım taşlarında neden uzun uzun oturduğumu,
          Sebebiyetini öğrenip de gitmeni çok isterdim. 
          
          Şimdi sen ve ben uzağız. 
          Iki ayrı şehirde sırt sırtayız.
          Arkamızı dönmeye yüzümüz yetmiyor.
          Korkuyor muyuz yoksa sadece sevmiyor muyuz?
          
          Meleğim...Kahverengim, geri dönmeni ne çok isterim. Ama benden uzak durmalısın. Bunu bilmen yeter. 

nochguk

          "Hayatımı sana anlatmayı denedim, kırık dökük ellerimle her şeyi yapıştırmak istedim. 'Kırık dökük ellerim' cümlesini kaçıncı diyişim? Ciddiye almadığını, umursamadığını bağıra bağıra söylerken gülüp geçen sen değil miydin? 
          
          Mutluluğum var sanarken asıl mutlu olan sen değil miydin? Dört dörtlük bir bedenin içinde ölüme bu kadar susaman neye yarar? Zararın neresinden dönersen seni kamçılar, sorusu değil mi bu?
          
          Gecenin bir yarısına kadar buz gibi tenime aldırmadan sana sığınmak isteyen ben değil miydim?
          Kurtların önüne yem olarak atmadın mı beni?
          Ağlarken susturmadın mı, çirkin oluyorum diye?
          Masumiyetin şimdi kanıtlansın mı?
          
          Suallerimin ağırlığı omuzlarını mı aşındırdı?"
          
          - silentium // 02