Çok büyük bir yükün içine girdim ben. Hep saklanan ve geride duran kendim için büyük bir adım attım. Görünür oldum. Arka plandan çıktım ve elimi büyük bir taşın altına düşünmeden koydum. Kaldıramayacağımı biliyordum. Kaldıramıyorum. Elim tek tek, parmaklarım tane tane kırılıyor. Acı zihnimi ele geçiriyor ve ben tek kelime edemiyorum.
Ben keskin birisiyim, belirsizlikten uzak ve bilgisiyle keskin olan birisiyim. Bünyeme o denli büyük bir belirsizlik ekledim ve o denli içimdeki sığ suları çamura buladım ki... Kendime olan öfkem artıyor. Ama: "bunu yapmam lazımdı." Diyorum kendime. Bu o zaman daha çekilebilir oluyor. Çünkü bunu boşuna yapmadım ben. Boşuna değildi. Böyle olması gerekiyordu. Ben evimi terk ettim, yine evim için.
Ben huzurumu mahvettim, yine huzurum huzur bulsun diye.
Bencil değilim. Olamadım. Yapamadım.
"Halledeceğim." Dedim, ben her şeyi hallederdim.
Oysa görmüyor musun? Benim maskem bu. Yalnızlığıma yapışmış kötü bir maske. Ben güçlü görünmek zorunda kalan, böyle olması gerektiğine inanan tanrının mazlum bir beşeriyim.