Papatya gibiydin sen papatya gibi kokardı saçların yaz güneşi vururdu sırma saçlarının arasından gözlerin benzerdi yaprak yeşiline kaybolabilirdim yeşilin derinliklerinde seviyorduk tabi ama iki yol vardı sevgilim sevmek yada gitmek sonuçlarıda vardı elbet üzülmek ve ölmek biz hangisini seçecektik diye düşünürken toprağını koklarken buldum kendimi son kez koklayamadan saçlarını toprağını koklar oldum birden son kez sarılamadan sana mezar taşına sarılır oldum hepsi birden oldu sevgilim hepsi birden acıttı canımı hepsi aynı anda yıktı geçti seven kalbimi kalbimde seninle girdi toprağın altına iyi uykular acılı kalbim iyi uykular sevgili papatyam
Dedi çocuk sevdiği kıza yazdığı mektup da son bir veda mektubuydu bu son bir acı hatıraydı son bir kalem tutuş son bir nefesti hayat acımaz insana hayat acımaz aşka bu acımasız hayat onları son kez bir araya bile getirmedi son kez sarılamadı tenine son kez dokunamadı saçlarına son kez bakamadı yeşil gözlere hayat onuda kopardı dalından can bedenden ayrılınca nereye gider insan cennet mi ? Cehennem mi ? Yoksa bilinmeyen bir yer mi ? Dua yeter miydi intihar edenin arkasından ? Ben bilmem ben sadece yazarım hayatların acı özetlerini, seven sevdiğine kavuşmadan gider dünyadan bizler bizler ise izleriz onları uzaklardan çok uzaklardan, yazarız sonra hayatlarını ilmek ilmek harf harf hiç atlamadan usanmadan kalemler bize dost kağıtlar ev olur yaşarız her anı birlikte biz hayata acımadan.
NUR BEYLAN