nurumwq_

Ey acı sen nelere kadirsin sensin bize satırlar yazdıran ve bize hissetmediğimi kadar boktan hissettiren

nurumwq_

"Canım sandığımdan çok daha fazla yanıyor ve ben bu kadar acıyı kaldırabileceğimi düşünmüyorum." Neredeyse her gün kendime bunu söylesem de yine mecburi bir şekilde buna katlanıyorum. Zorunluluk muydu yoksa tahammül etmek miydi? İnsanlar hayatın karmaşasında kendine odaklanırken ben onlara da odaklanmaya çalışmam nedeniyle kendimi kaybettim. Burada kendime dürüst olma konusunda söz verdim. Bir şeyleri değiştirebileceğime karşı inancım yüzünden bu haldeyim. Sadece kendimin değil, diğerlerinde de bir değişiklik yaratma söz konusu. Bu neden oluyordu bilmiyorum ama yapım gereği bir şeyleri iyileştirme konusunda öne atılıyorum. Şimdiki zaman kipi gözünüzü yanıltmasın. Hepsini geçmişte bıraktığımı düşünüyorum. Sadece kendime odaklanma adı altında birçok şeyden vazgeçtim. Bana söz verip de yıllarca bekleten insanları bir gün gelir diye hesabımı kapatmak fikrinden hep vazgeçmiştim. Kendime odaklamam gerektiğini çok geç fark ettim. Ya da başından beridir farkındaydım ama buna öncelik vermiyordum. Canım acıtan çok gerçek var. Esas gerçek benim. Dışarısı değil ya... En çok ben acıtıyorum canımı. Bugün Ramazan'ın ilk günüydü. Elbette açlık hissediyordum. Ama son 2 yıldır kendimi açlığa mecbur bıraktığım için bünyem alışmıştı. O yüzden bugünü gerçekten güzel geçirmiştim fakat yoğundu. Baş ağrıları ve koşturmacalarla geçmişti. Bu yüzden diyorum ya. Kendimin en büyük düşmanı benim. Belki yanılıyorumdur. Geçenlerde fal baktırmıştık. Güya fala inanmam. Tüm bunlara rağmen falımda gerçekten mutlu olacağımı, mutlu uzun bir ilişki geçireceğimi ve hedefime ulaşacağımı söylüyordu. Bunları pencere kenarında duştan çıkmış, saçlarımı tararken okumuştum. Okurken bile bir heyecan sarmıştı beni. Neyin heyecanıydı bu? Az önce inanmadığımı söylemiştim. Belki mutlu olurum umudu muydu? Aklıma takılıp durmuştu ve ben kendimi dururdum. Sonuçta bir fal, değil miydi? Eğlencesine bakmıştım. Gerçek olacağını garantileyen neydi? Mantığımı kullanmadan heyecanı doruklarında yaşarken yine asılmıştı yüzüm.

nurumwq_

Aynadaki ben çok değişmişti. Göz altı morlukları daha bir yerini almıştı sanki. Kötü görünüyordum. Tek sıkıntı bu değildi. Ciddi bir sıkıntımız vardı: Her geçen gün güneş ışıklarının bile vurmadığı mahzenime kapanıyordum.
Reply

nurumwq_

Geç kalınmışlık... "Son 20 dakika!" sesiyle geç kaldığımı anlamıştım. Peki ya hayatta bazı şeyler için çok geç kalmamış mıydık? Bize bunu kim haber verebilirdi? Kimse. Bizim o zamanı kendimiz anlamamız lazımdı. Bu çoğu zaman mümkün olmasa da keşkeler doğurur içimizde. İyi ki dediğimiz şeyleri zaten hiç hatırlamayız. Peki bir şey geç kalındığında mı lezzetini verirdi? Yoksa o kömür tadını hisseder miydik? 

nurumwq_

Ne yazmalıyım bilmiyorum. Sadece çok kötü hissediyorum ve bu düzelmeyecek gibi görünüyor. Sahte gülücüklerin arkasında düşüncelere boğulmuş bir Nur var. Emin değilim ama bu saklambaç hiç bitmeyecek gibi hissediyorum. 

nurumwq_

Bugün biraz daha melankolik hissediyorum. Endişelerim var. Özlediklerim var. Canım yanıyor da hissizleşmişim gibi hissediyorum. Kimse için bir değer taşımadığımı ve herkesin bir çıkarı varmış gibi hissediyorum. Her zaman tetikte olmam gerektiğini hissediyorum. Sanırım bunca zaman hayata çok tozpembe bakmışım. Nasıl nitelendirmem gerektiği hakkında hiçbir fikrim yok. Tek bildiğim: Hangi ortama gidersem gideyim insanların bu gerçek yüzüyle yüzleşeceğim. Kendi çıkarları uğruna yakınlarını gözden çıkarmış birçok insan gördüm. Dünya bu kadar mı kötüleşmişti? Hep mi kötüydü? Anlamıyordum. Kiminle arkadaş olup içimi dökmek istesem bir tereddüt içine giriyorum. İçime attığımda ise kendine bir hastalık çıkaracaksın diyorlar. Gerçekten ne niyetle diyorlardı bunu? Beni düşündükleri için mi yoksa ağzımdan laf almak için mi? Bilmiyorum artık gerçekten. Kendimi bunca insanın yanında çok yalnız hissediyordum. Yanımda olan tek kişi: Annem. O da olmasaydı ne halde olacağımı düşünemiyorum bile.